5. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI ŞİİR & MÜZİK FESTİVALİNDE (KENDİME NOTLAT 7)

Sergi bitmiş, otelin koridorlarında sergiden kalan resimler arasında elimde ince belli çay bardağıyla ilerliyorken bir yanım Karabağ evlerinden yükselen kadın çığlıkları gibi üryan ve bir o kadar da anne mahremiyetine bürünmüş bir ağacın feryadından gözlerimi kaçırırken; gözlerimin diğer tarafta ki medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın avuçları arasında kan kusan Kıbrıs Türklerinin dramı takılıyordu.

Bardak, kontrolünü kaybetmiş, ellerimin arasında boğulmaktan korkar haliyle sıcaklığını hissettiriyordu. Sanki "Yeter artık!" der gibi avuçlarımı ve yüreğimi yakıyordu.

 Karşıda omuzlarında ki yükleri omuzlarıma bırakmanın rahatlığıyla Allahverdi kardeşlerin; Usta ressam Nevra Metin, Ilgar Türkoğlu, Adile Nezer, Rabiga Nazimgizi, Sevinç Yunuslu, Lale Medetova, Aysel Xanlarkizi Safirli, Vüsal Oğuz, Gabil Derdli, Elli Atayurt gibi dostlarla birlikte bir masa etrafında kenetlenmiş hallerini gördüm. Yanlarına yaklaştığımda; “Çağımızın problemlerini ve halkın sorunlarını cesurca dile getirdiği için, Azerbaycan halkının konuşan dili olarak tanınan, biraz öncede dinleyicilere kendine has yorumuyla

"xatirələr hər dəfə,bir başqa cür olurlar..

bəzən uşaq qalırlar-bəzən yaşa dolurlar..

kimdən ötrü açırlar,kimdən ötrü solurlar..

gözündəki çiçəklər-

budaqlarından soruş..

demişdim ki,inanma,uşaq kimi hər vədə.

hamı çevirə bilmir,ürəyini sərvətə.

kimdən ötrü ağlayır,çəkiləndə xəlvətə.

kimdən ötrü ağlayır-

bulaqlarından soruş.”

Şiirini okuyan, Ayaz Arabacı'ya takıldı bakışlarım. Şiirlerinde ki modern sosyal-estetik düşüncelerin şekillenmesinde rol oynayacak şiirsel bulguları, örnek gösterilebilecek kadar değerli şair, ayrıca eserlerinde başlık kullanmayıp: "Kim kendini nasıl hissediyorsa, başlığını da öyle oluştursun" diyecek kadar da öz güveni yüksek okuyucusu ile bütünleşmiş yazar. Son dönem de Azerbaycan edebiyatının parlayan yıldızı

Ayaz Arabacı'nin doğum gününün olduğunu, üzerindeki pastadan ve hediye niyetine gönüllerin sunulduğu masadan anlaşılıyordu.

Evet, madem hazırlıksız yakalanmıştık hediye niyetine yüreklerin bırakıldığı bir masa, ben de yüreğimi ve "Ad günün kutlu olsun, iyi ki doğdun" sözlerimi bırakarak ortamdan ayrıldım...

 Aklıma bir başka Azerbaycanlı şair geldi. Geçen yıldan kalma bugünlerin taze kayınvalidesi, Arzu Kazınqızı Nehremli hanımın doğum günü hediyelerini alırken ki mahcup gülüşü ve suratında sanki ödünç duran mutluluğu ile kızı için okuduğu;

"Ne tale qınayıb, ne üsyan edib,

Yığıb bir şeire misracan edib,

Bax, gör bir canımı neçe can edib ,

Seni öz yerime özüm böyütdüm.

Uçulmuş taxtımda qurdun saray sen,

Ömrüme henirti, deli haraysan,

Sönmüş bir ocağın oduna paysan,

Üfüre-üfüre közüm böyütdüm.

Neler qazanmadım günahdan başqa,

Bir qalib əsgere döndüm savaşda,

Yer-göy de şahiddi Allahdan başqa,

Elimi her şeyden üzdüm böyütdüm.

Men hale yenilmez dağam, durmuşam,

Hale qurtarmayıb qovğam, durmuşam,

Seni günde min kes doğam, durmuşa,

Çünki seni istek, arzum böyütdüm.

Ele bir günüm var, sönüb gederem,

Olub keçenleri anıb gederem,

Dünene, uzağa dönüb gederem,

Seni sabahlara izim böyütdüm.

Seni öz yerime özüm böyütdüm.

Çox şükür, min şükür, qızım böyütdüm!"

şiirini hatırladım. Yeni çiftlere Allah tan mutlu Mesut bir hayat dilerken:

"Ad gününüz kutlu olsun Ayaz Arabacı'

Ad gününüz kutlu olsun Süleyman Abdulla,

Ad gününüz kutlu olsun Rabiga Nazimgizi,

Ad gününüz kutlu olsun Arzu Kazınqızı Nehremli.

İyi ki doğdunuz iyi ki varsınız" diye seslendim. Mutlaka memleketimden uzaklara ulaşacaktır dileklerim. Mutlaka...

Cahit GÜNAY Şair & Gönül Elçisi