Bugun...


Cahit GÜNAY

facebook-paylas
ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI ŞİİR VE MÜZİK FESTİVALİNDEN (Kendime Notlar 22)
Tarih: 09-04-2020 22:36:00 Güncelleme: 09-04-2020 22:36:00


Hep birlikte Karapınar parkına doğru ilerlerken gözlerimiz Tanrı'nın Çukurova'ya ne denli cömert davrandığına şahitlik ediyordu. Sarı, kırmızı, pembe çiçeklerin, mavinin her tonunu içerisinde taşıyan akarsuyu ve kenarındaki açık yeşil tonun kıyıdan uzaklaştıkça koyu yeşile döndüğü, doğanın mis gibi kokusu ile damarlarımıza aşırı dozda oksijen yüklemesi yapıyorken, kendinden bahsedildiğini anlamış olmalı ki dudaklarınızın açık yerlerine nazlı nazlı buseler bırakıyordu.

Ayaklarımıza, kulaklarınız su sesiyle karışmış mikrofondan gelen Zeyit Serin'in deneme sesleri istikametine doğru yürü der gibi komut veriyordu. Sesin geldiği istikamete doğru taş zeminli patika yolda ilerledikçe Karaisalı'lı olmalarının kendilerine yüklediği sorumlulukla önce Sadi ve Orhan Atay kardeşlerle birlikte; Engin Gürler, her gelen misafire yer gösterip, oturmalarını sağladıkça, Belediyenin naif personelleri tarafından önceden hazırlıkları yapılmış olan ikram ettikleri tavşankanı çayları yudumlayarak, sohbetimize kaldığımız yerden devam etmeye başlamıştık.

Biraz sonra, ikinci döneminde yüzde 69.91 gibi bir oy çokluğu ile tekrar şehrinde güven tazeleyen, 1969 doğumlu Ziraat mühendisi evli üç çocuk babası Saadettin Aslan, Karaisalı Belediye Başkanı olarak program yerini teşrif ediyorlardı.

Önce, ortak bir hoş geldin faslından sonra bütün masaları tek tek şereflendiren, konukları ile sanattan edebiyata, edebiyattan Türk ve dünya siyasetinin, Türk milleti üzerindeki etkilerini; kendi ve bağlı bulunduğu dünya görüşleri ışığında çıkış yollarını izah edip, nasıl ki ırkımız Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıktı ise bugünde bu buhranlardan çıkacağımızı, çıkmamız gerektiğini izah ediyordu. Türk milletinin içine düştüğü durumdan çıkışını, Türk milletinin azim ve kararına bağlayan Atatürk'ü de hatırlatarak: "Bugün de siz edebiyatçılar, biz siyasetçiler, milli manevî değerlerle bezenmiş spor ve sanatçılar, kısacası Türk milletinin yeniden azim ve kararının çıkaracağı gerçeği birkez daha Karaisalı da vurguluyoruz" diyordu.

Hep birlikte konuşurken, içimizden fark etmeden: "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diyerek sesleniyorduk!

"Ne mutlu Türk'üm diyene!"

Reis beyin: "Yemekler hazır, yemek ikramı programımıza geçsek" sözü,  Türk milletinin tarihi süzgecinden geçerek, toy yemeği olarak kendine bir yer edinen; etli pilav, kuru fasulye, kazanları el birliği ile yerlerine konulup servis düzenine geçildi. Sayın .Aslan, bu kez kazanların başında tek tek misafirlerine ikram da bulunuyor, herkes yemeğini aldıktan sonra, kendisi de eline aldığı yemeği ile birlikte yanımıza oturuyordu.

Türk dünyasının ayrı ayrı bölgelerinden gelmiş misafirlerin hislerine tercüman olur gibi Süleyman Abdulla: "Çok şanslısınız ağabey" dedi, "Çok şanslısınız, ne güzel yöneticileriniz var. Dün Seyhan Belediye Başkanı Arif Kemal Akay Bey, bugün de Saadettin Aslan Bey ne kadar cömert, ne kadar güzel insanlarsınız" dedi.

Ben ise: "Bunlar normal ağabey, burası Çukurova ve bizde bir inanış var, insanlar yedikleri, içtikleri, gördükleri, yaşadıkları coğrafi bölgenin karakterine bürünürler. Baksanıza Allah'ın böylesine cömert davrandığı bir bölgede, bunun aksi düşünebilir mi?" dedim, Kafasını sallayarak, anladım dese de çokta anlamışa benzemiyordu. "Ama dedi, ama anlamıştım ne diyeceğini boş ver ağabey, amanın sonu Tanrının verdiği doğaya ihanet olur."

"Doğru “deyip, göz göze geldik. O kadar mutluydu ki. Sadettin başkan o gün orda herkesin gönlünde taht kurup; Karaisalı topraklarının kilidini, Türk milletinin evlatlarının gönüllerine emanet etmişti. Karaisalı'dan çıktıktan sonra herkes başkanı konuşuyordu. Ara ara: "Türk olduğumuz için, çok gururluyuz" diyorlardı.

Bende hassaten bu güzelliği, bu gururu bizlere yaşattığı için çok teşekkür ediyordum.

Nihayet program menekşe gözlü güzel sunucumuz Nevra Hanımın; Mersin'de yaşayan Ronedi Mahlaslı Ozan Sıtkı Demir Bey'i kürsüye davet etmesi ile başlamış oldu.

 

"Irkımın gözüne bakıp gülerek,

Güneş gibi ışık saçtı bu bayrak,

Kanımı kendine helâl bilerek,

İlgit ilgit öyle içti bu bayrak...

 

Tarihin bağrında tarih yazarak,

Dededen toruna Cihan gezerek,

Roma’dan Bizans’a oyun bozarak,

Yıldız olup Türk'ü seçti bu bayrak

...

En karanlık günde ışık saçarak,

Dünya barışına kucak açarak,

Burçlara tutunup gökte uçarak,

En son Atatürk’e geçti bu bayrak

..."

Diye gür sesli bir şekilde "Bayrak" şiirini okuyan Demir, alkışlar içerisinde yerini diğer bir şair arkadaşına bırakarak, kürsüden ayrıldı...

Her bölgeyi ayrı ayrı temsil eden şair arkadaşlar isim sırasına göre sahneye çıkarken, doğaçlama gelişen piknik alanına gelmiş Karaisalılar'ında mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Yanınıza yaşlı bir teyze yaklaşarak; elinden tuttuğu torunu ile birlikte: "Nerelisiniz,  nerden geldiniz?" diye soruyordu. Ben: "Kahramanmaraş'tan ama arkadaşlar; Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan'dan geldiler" dediğimde, onların kendini anlamadığını düşünmüş olmalı ki, bana dönüp onlara da bir eliyle kurt işareti yaparak, "Söyler misin bende sizdenim" diyordu. Hep bir ağızdan: "Teyze biz de sendeniz" şekliyle karşılık verdik.

Sonra teyze yanındaki çocuğa dönerek: “Bak hele kızım, bunlar da bizim gibi konuşuyor" demesi, oradakilerin kahkaha atarak gülüşmesine sebep olmuştu.

Tevekkeli yüce başbuğ Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kuruduktan sonra, Cumhuriyeti kuran iradenin ismine Türk milleti denir, sözü, cumhuriyetin ilk yıllarında ki icraatları ile de onları bir Bozkurt ruhuna büründürme arzusu Karaisalı'da ay yüzlü, güzel yürekli bir teyzede vücut bulmuştu bile.

Cahit GÜNAY Şair – Yazar & Gönül Elçisi



Bu yazı 4186 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI