gaziantep escort bayangaziantep escort bayangaziantep escort bayan
Bugun...


Cahit GÜNAY

facebook-paylas
GÖNÜL KÖPRÜSÜ/Fahrettin ÇELİK
Tarih: 26-01-2023 19:43:00 Güncelleme: 26-01-2023 19:43:00


Bugün ki gönül köprümüzün konuğu; 1968 yılında Adıyaman Samsat’ta dünyaya gelen Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler mezunu Gazeteci, yazar, şair Fahrettin Çelik

Gazetecilik hayatına 1990 yılında Sabah Gazetesi muhabirliği ile başladı. Anadolu Ajansı, TRT, Türk Haber Ajansı Muhabirliği ile birçok yerel gazetelerde muhabirlik, köşe yazarlığı, haber ve yazı işleri müdürlükleri, TEMA Vakfı Samsat İlçe Gönüllü Sorumluluğu, Samsat-Der Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüttü.

Sivil Toplumu Destekleme Derneği üyeliği, Türkiye Yazarlar Birliği üyeliği, Adıyaman Faal  Gazeteciler Yönetim Kurulu Üyeliği ve İhlas Haber Ajansı Samsat Muhabirliği görevlerini halen yürütmekte birçok haber sitesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Mercan TV'de "Fahrettin Çelik ile Gönülden Dile" isimli, haftada bir kültür ve sanat programı hazırlayarak sunan Çelik'in, kendisine ait “Samsat Haber” isimli bir haftalık gazete ve www.samsathaber.com isimli internet sitesi bulunmaktadır.

1998 yılından beri Samsat Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğinde büro memuru ve Muhasebe Yetkilisi olarak görev yaptıktan sonra 01.03.2018 tarihinde itibaren Birlik Müdürü olarak görevlendirildi. Halen bu göreve devam etmektedir.

Eserleri: İnsanca Yaşama Bilinci (Makale) Samsat’ta Bir Gül – Safvan b.Muattal Suskun Dilim (Şiir)

 Düş Kırağım (Şiir) Yalın Ateşin Kıvılcımları (Şiir)

 

DÜŞ KIRAĞIM…

En tenha köşesinde şerefe kalkan,

Can canaymış ruhsuz canda,

Şeytan çağrısı gibi parıldayan ateş.

Kürtçe bir ağıttır kulakları dolduran,

Camlar buğulu, kırağı kaplamış düşleri.

İki damla yaş asılı kalır kirpiklerimde,

Titrek nefesimle gece yarısında,

En parlak yıldızın gözetlediği geceden…

 

Saatin çıtçıtlarında gece uzadıkça uzamakta,

Güne ay eklenmekte,

Güneş sabaha gecikmiş,

Boşluğa açılan kapıdan girmekteyim.

Say ki, Züleyha aşkına,

Yusuf gibi zindana mahkûm,

Tel örgüsüz yalnızlıkta…

 

Hafızama kaydettiğim siluetinle vedalaşırken,

Kasım soğuğunda yanaklarım,

Geride biriktirdiğim sensizlikte,

Sen benden habersiz

Ölümü emzirmektesin

Sırımsıklam,

Salkımsaçak yıldızların altında…

 

Tıpkı başak gibi doldukça eğildim,

Eğildikçe doldum

Asi rüzgârla yıkandım gece boyunca.

Grinin en kahpesinde…

 

Yokuş aşağı dizlerim titrer,

Yüreğimde duyulmaz imdat çığlıkları,

Siren sesleri,

Polis telsizleri,

Karman çorman anlaşılmaz davudi ses.

Işık sızar kalın perdelerden,

Köpekler karıştırırken çöplükleri,

Ben bende değilim, sende hiç değil.

Cehennemdir yolun varacağı yer bu gece.

 

Kurşun sıcaklığını andırır dudaklarım

Şakası yok bu gidişin,

Alıp götürüyor beni adressiz uzaklara.

Beynimde bir talan,

Karıncalanır hücrelerim

Damarlarımda taşlaşmış ismin, akmıyor.

Buz kesmiş bedenim.

 

Bombalar düşerken fethedilmez yüreğime,

Boğazımda birikmiş öfkem

Gecenin karnını doldurur.

Gecenin,

Asır süren o gecenin derinliğinde.

Sayısız kere âşık olmuşken sana,

Şimdi bir tutam bakışından uzak…

 

Ve gecede bir yıldız kaydı.

İçime aktı bütün parlaklığı,

En ürkütücü haliyle sönüverdi gözlerimde.

İhanete kurban yürek sızısı kadar gidişin,

Haşin,

Sessiz bir çığlık,

Düşlerim üşümekte,

Üstünü kaplamışken kırağı,

Ve, ortalıkta şaşkın bir şair…

 

MUTLAKA GEL…

Çıkardım hayatımdan zamanları,

Hangi mevsim istersen o mevsimde gel.

İster gecenin karanlığında gel,

İster sabahın ilk ışıkları yere düştüğünde…

 

Mesela bir Sonbahar akşamı,

Dalından düşen yapraklara basa basa gel.

Zaman içinde zaman yaşıyorum sensizlikte dayanılmaz

Sağ elim sol eline hasret.

Bakışının orta yerinde, gülüşüne.

Gözlerinde saklı aşka hasretim.

İster bir Sonbahar akşamında,

İster güneşin doğuşunda gel, fark etmez.

Yeter ki gel…

 

Kışın soğuğunda,

Dağlara lapa lapa kar düşünce gel.

Deli kasırgalar, fırtınalarda

Sis kaplamışken düşlerimi

En uzun gecelerinde mevsimin

Her hangi bir yerinde gel.

Yağmur damlarken üzerime saçaklardan

Yol vermez geçitlerde kurt ulumaları

En hoyrat arabesklere sarılmışken,

İster zifiri karanlıkta,

İster gün ışıyınca gel,

Ama gecikmeden gel…

 

Yavru serçeler uçmaya çalışırken,

Göçmen kuşlarla birlikte gel.

Fışkırırken güller tomurcuktan

Dağların suyu buluşurken Fırat’la,

İlkbahar’da sabah uykusu ile gel...

Kengerler çağırırken dağlara,

Badem çiçekleri,

Nevrozlarla birlikte gel.

Ayrılık canavarı kemirirken ömrümü,

Berivan edasıyla gel...

 

Yaz gecelerime yıldız ol,

Bir daha ‘hoşça kal’ dememek üzere,

On dördündeki ay şavkı ile gel.

Çoban kavalında inilti,

Kan kırmızı güller,

Tenhasında şafağın,

En ağır kekik kokusu ile gel.

Patika yollarda yalınayak,

Toprağa basa basa,

Hüzünleri gömerek geceye,

Bitmeden son şiirimin satırları,

Son kez elveda diye yazmadan gel,

Gel de,

Nasıl gelirsen gel…

 

Baktın ki, yetmedi dört mevsim,

Al eline reyhanı,

Beraber ağladığımız yere gel.

Ama mutlaka gel…

 

MİLYON KERE SEVECEĞİM…

Lapa lapa yağan kar soğuğunda,

Pencerene sığınmış bir kuş say beni.

Ürkek,

Üşümüş,

İçi dışı titreyen, merhametine muhtaç…

 

Yüzüme bak ne olur.

Korkarım bekçi düdüklerinden,

Gökyüzünün ıssızlığından,

Ani kırılan ağaç dallarının çıtırtısından,

Uçmak istesem de uçamam…

 

Bugün, günlerden yarın olsun isterim

Fırtınası dinmiş,

Gökyüzünün tekrar maviye boyandığı,

Pencere saçaklarına muhtaç olmadığım,

Mutluluğun çarşı pazar bedava dağıtıldığı,

Fırat kıyısında sabahlayabildiğim yarın…

 

Bugün yarın olsun isterim,

Çocukların umutla baktıkları,

Bekliyorum, daha akşam rüzgârları var sırada,

Ayın en silik hali.

Çöp bidonlarında ekmek kırıntıları,

Yarı çürümüş ne varsa arayan çocuklar gelecek birazdan.

Yılkı bir tay,

Topallayan sahipsiz bir kedi,

Yüreğime batacak senden son duyduklarım.

En vahim kurşun gibi...

 

Ölesim geliyor kır çiçekleri arasında,

Soğuk bir mevsimin habercisi,

Eylül ayının on beşi bugün…

 

Aşkın defalarca döllenmiş günbatımında,

Tam zamanıdır elvedasız bir geri dönülmez ayrılığın.

Dağlardan boşalan çığ alıp götürse beni,

Götürse Fırat’ın maviliklerine.

Olmayan annemin ağlaması çınlasa kulaklarımda.

Ve dayanılmaz bir baş dönmesi…

 

Ve bahar gelecek bir gün içimdeki sevdaya,

Mevsimler dönüp dolaşacak,

Kar suları eriyecek bozkırların üzerine,

Goncalanacak güller.

Hayaller filizlenecek yeniden.

Çatırdayacak tohum.

Dağların doruklarında keklik ötüşleri,

Çoban kavalıyla yeşerecek aşkın her hali.

Milyon kere seveceğim

Kelebeklerin kanatlarında,

Uğurböceği, papatya fallarında,

Sonsuzlukta kaç milyon kere seveceğim seni…

 

NEFESSİZ YAŞIYORUM

Karşıma çıktığın gün çocuklar gibi şendim.

O loş ışık altında taşmıştı yürek bendim.

Sevincinden titreyip tebessüm eden bendim.

Nasıl düştük bu hale aklıma şaşıyorum,

İnan ki sen gideli nefessiz yaşıyorum…

 

Senin ile kol kola gezer iken kır bayır,

Bülbüller aşka geldi şenlendi çimen çayır,

Yalan girdi araya kalmadı aşkta hayır,

Dualar edip Hakk’a çok sabır taşıyorum,

İnan ki sen gideli nefessiz yaşıyorum…

 

Bu Nisan akşamında kalbime akıyorsun.

Yüreğimi en kızgın ateşte yakıyorsun.

Hangi tarafa baksam karşıma çıkıyorsun.

Akıl erdiremedim kafamı kaşıyorum,

İnan ki sen gideli nefessiz yaşıyorum…

 

İsterdim ki gül bitsin dokunduğun yerimde.

Uğruna feda olsun, şu canım göz ferimde.

Son nefesime kadar, hep kal çıkma serimde

İblis ayin yapıyor bende sataşıyorum,

İnan ki sen gideli nefessiz yaşıyorum...

 

Fahri der; kapındayım, emrine amadeyim.

Senden başka halimi, ben kime arz edeyim.

Varsa başka çaresi, bir akıl ver gideyim.

Ruhsuz bedenler gibi, bir beden taşıyorum

İnan ki sen gideli nefessiz yaşıyorum…

 

GÖNLÜMÜM BİR TANESİ

Yolunu gözlemekten kalmadı gözde mecal.

Suçun sabit görüldü kırmış kalemi rical.

Cellat tekbir getirdi dediler ki bu Deccal.

Gelmezsen yıkılacak ikimizin hanesi,

Hiç insaf yok mu sende gönlümün bir tanesi...

 

Gecenin karasında belirsiz bir adreste,

Yollarına sermiştim gülleri deste deste,

Hicranınla tükendi aldığım son nefeste,

İflah olmaz bilirim bu gönül viranesi,

Sen gidersen ey benim gönlümün bir tanesi...

 

İster gözlerinle vur ister Zülfikar ile

İster kalbinde yaşat, ister düşeyim dile,

Parçala yüreğimi koy beyaz bir mendile,

Yolunda can vermenin olur mu bahanesi,

Vicdanın mı sızladı gönlümün bir tanesi?

 

Hasretin sirenleri can evimde çalınca,

Hüzün çöker üstüme senden ayrı kalınca,

Şafak söker sinem de selamını alınca,

Sensin inan ki benim düşlerimin perisi,

Nefesine muhtacım gönlümün bir tanesi...

 

Sen ilkbahar gibisin Fahri soğuk zemheri,

Göklerdeki yıldızsın var mı başka benzeri,

Kapanmasın bu yara baki kalsın izleri,

Senindir bu bedenim hem ölü hem dirisi,

Ölmeye razıyım ben gönlümün bir tanesi...

 

KAR DÜŞER SAÇLARIMA

Bir günün öğleninde bembeyaz bir fon gibi,

Kalbim düzensiz atar kar düşer saçlarıma.

Aklımı aldın benden keskin bir afyon gibi,

Yürekte bülbül öter kar düşer saçlarıma…

 

Ay tutuldu dünyamda gelmeyince hazanda.

Dergâhında ne yok ki, bu yazgıyı yazanda.

İki yürek bir olup kaynayınca kazanda,

Tende nefesim tüter kar düşer saçlarıma…

 

Dallara inci gibi serpilmiş kar tanesi,

Düğün derneğe dönmüş sevdamızın hanesi,

Gözlerinde kaybolmak günün en şahanesi,

Bakışın kordan beter kar düşer saçlarıma…

 

Kayalardan zıplayıp yuvarlanınca karda,

Sıcak iki damla yaş yanağından akarda,

Güneş olsa cemalin nazarınla yakar da

Her busede gül biter kar düşer saçlarıma…

 

Uzar zalim geceler kararır günüm bile,

Efkarım duman duman gelmez ki acım dile,

Benziyorken cemalin kızıl gonca bir güle,

Yokluğun cana yeter kar düşer saçlarıma…

 

Aynalara bakmaya cesaretim olmazsa,

Dört duvarın içinde kokun beni bulmazsa,

Gönül denen haneme biraz huzur dolmazsa,

Hayalin gözden yiter, kar düşer saçlarıma…

 

Fahrettin hasret kalmış dağlarda gelinliğe.

Yüreğin sevgi dolsun ne gerek var benliğe.

Nazarda derinliğe, gönülde serinliğe,

Kalbi huzura iter kar düşer saçlarıma…

 

 

 



Bu yazı 145 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
GAZETEMİZ

HABER ARŞİVİ
HABER ARA

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI