Bugun...


Cahit GÜNAY

facebook-paylas
MANSUR EKMEKÇİ İLE SÖYLEŞİ (2)
Tarih: 09-06-2021 22:10:00 Güncelleme: 09-06-2021 22:10:00


Bugünkü sayfamızın konuğu; Türkiye üzerinde yüzlerce şairin yetişmesine vesile olmuş, onların yazdığı şiirleri toparlayarak, eğitesini yaparak gün yüzüne çıkmasın sağlamış, gönül dostu, edebiyat hamalı, şair, yazar, besteci Mansur Ekmekçi.

1.            Kıymetli hocam, size kimdir Mansur Ekmekçi desek, okuyucularımıza Mansur Ekmekçi'yi nasıl tarif edersiniz?

2.            Şiir denilince sizin kafanızda beliren tarifi nedir?

“-Öncelikle kültüre verdiğiniz bu müstesna emekleriniz için, gerek Âşıklık Geleneğiyle ve Halk Edebiyatıyla dünden bugünümüze kadar gelen halk ozanlarımıza ve halk şairlerimize verdiğiniz hizmet, destek ve ilgi için teşekkür ederim. Sizin gibi aklı selim kültür hizmetkârları olmazsa, “varlığıyla özümüzü bulduğumuz bu kültürümüz, gelecek nesillere nasıl aktarılacak” diyerek gönülden teşekkür ederim.

Gelelim sorunuzun cevabına: Bu kısa sorunun cevabı da kısa olur sanılabilir ancak, sadece karşılığını yazmak, kültür erbaplarına nezaketsizlik olabilir düşüncesiyle biraz daha ayrıntılara girmek istiyorum.

“Duygu ve düşüncenin kâğıda aktarılma halidir” diyor kitaplar. Bana göre de eksiktir. “Duygu ve düşüncenin edebi kurallar çerçevesinde kâğıda aktarılma halidir şiir.

Tek türü bilip yazan bazı şair dostlarımız merek edeceklerdir, nedir bu tür meselesi diye? Yazının icadından günümüze kadar aktarılan “Sözlü Edebiyat” sonrasındaki Halk Edebiyatı içine giren milli şiirimiz “Halk Şiiridir” Ki bu hem Âşık Geleneği içinde hem de Halk Şiiri içinde; kural, biçim ve özellikleriyle varlığını korumuştur. İşte biz buna 1.) Halk Şiiri (Hece Vezinli Şiir) diyebiliriz. Bu türün yazıcıları halk ozanları(âşıkları)  ve halk şairleridir. İkinci şiir türü olan Çağdaş şiir (Serbest Vezinli Şiir)dedikleri de cumhuriyet sonrası yurtdışına oraların şiir biçim ve özelliklerini öğrensinler diye gönderilen dönemin popüler veya burjuva ne derseniz deyin, işte onları Türk halkına zorla dayattığı ve günümüze kadar sorunlarla birlikte süregelen diğer bir şiir türüdür. Atatürk’ün dediği bu “ecnebi kültür” ün yazarlarına da “Kalem Şairleri” denilmektedir. Tabi ki bizler, bu iki şiir               türünü de bir elmanın iki yarısı düşüncesiyle birbirinden ayırmadık ve sevdik ancak, bunların da biçim ve özelliklerini ayrı ayrı sayacak olursak, bu sorumuzun cevabını kitaba dönüştürebiliriz.”

3.            Edebiyat ve Edep arasında sizce nasıl bir ilişki vardır?

“-Öncelikle edebiyat, edepten gelir yani edep- erkân, ahlak, sevgi, saygı, iyilik, hoşgörülük, yardımseverlik ve benzeri birçok olumlu yaşam kaynaklarını içinde barındırır. Günümüzde gerek toplum içinde gerekse aile içindeki “edep” sözcüğünü; edep ya Hu, Edep- erkân, edepli insan, edepsiz insan, illa ki edep gibi olumlu veya olumsuz kavramlarda kullanılmaktadır. Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe ve Zazalarda edebin tanımı aynıdır, edepsizin de… Kaldı ki canı sıkılan bazı vatandaşlarımız veya bazı bürokrasi kesiminin ağzına doladıkları; edebiyat yapma veya fakir edebiyatı sözleri bizi derinden üzer. Biz de onlara “sizde edep olsaydı, ilim-irfan yuvası, varlığınızı borçlu olduğunuz kendi kültürünüzün yuvasına çomak sokmazdınız…” Diyelim ki, bir daha bu ulvi sözü ağızlarına sakız yapmasınlar.

Başka bir açılımla ede: Kardeştir. Edeb: Edep halidir. (Farsça) Edebi: Benim edebim, terbiyem (Arapça). Edebiyya: Bizim edebimiz (Arapça)… Şeklinde gidiyor ve bundan da anlayabiliyoruz ki “Edebiyat” dendiğinde: İstiklal marşımız gibi tüm milli marşlarımızı, roman, öykü, makale, şiir, anı, biyografi, gezi, tiyatral eserler, TV. Sinema film senaryoları… Türküler, şarkılar, arabesk, ilahi, mersiye, maya, barak, bozlak, ağıt, fıkra, masal… Bilmece, deyim, ninni, atasözleri, oyunlar, tekerlemeler… Uzun hava, kısa hava, oyun havası, pop müziği, Ankara- Karadeniz havası, Ege zeybeği gibi illa ki Türkçe, Edebiyat ders kitaplarıyla Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumunu (TDK) ve sayısız yaşam kaynağımızı bünyesinde toplayan müstesna bir varlık ağacıdır. Edebiyatı küçümseyenlere soruyoruz; içinde edebi de barındıran bu kadar yaşam kaynağı olmadan Türkiye Cumhuriyeti diye bir ulus olur muydu? Tabi ki sizler de olmazdınız. O halde edepli olacağız, edebiyata ve bununla iştigal edip kültürümüzü geleceğe aktaran güzel insanlara da saygılı olacağımız gibi desteklerimizi de onlardan esirgemeyeceğiz…”

4.            Şiir yazmak için sadece duygular yeterli midir? Yoksa bu başlı başına bir sanat mıdır?

“-Duygusuz şiir yazılamayacağı gibi biçim ve özellikleri olmadan da şiir yazılmaz. Serbest vezinli şiirin kendine has; kompozisyon (giriş- gelişme- sonuç), konu bütünlüğü, özgünlük, imgesel güç, anlam bütünlüğü ve akıcılık olduğu gibi serbest vezinli şiirde (halk şiiri) de bu kurallar olduğu gibi bunların daha zoru olan; hece ölçüsü, durak, uyak, redif ve ayak da eklemek suretiyle yazılması zorunludur. Serbest vezinli şiirinin bunca maddesi gibi duygu da sadece bir maddesine tekabül eder. Serbest vezinli şiire bu maddelere +5 zorlu maddeleri de eklediğimizde, buradaki duygu zaten konunun içinde yer almıştır. Bir hiciv (yergi) konusunu işleyip yazıyorsak, demek ki konu aklımızda tasarlanmış ve ona gerekli olan biçim ve özellikleri koymak için çaba sarf ederiz, konudaki becerimiz ve birikimlerimiz de cabası… Bir methiye (güzelleme) şiiri de, aşk- sevgi- ayrılık şiiri de, hamasi (kahramanlık) şiiri de aynı şekilde yazılır. Sonuç olarak önce kural, kavram ve özellikler daha sonra da bir bakmışsınız ki duygu kendiliğinden şiirinize yerleşmiştir. Şiirin 10/1’i duygu, diğer 9’u da kural, biçim ve özelliğidir. Bundan da anlaşılıyor ki duyguyu bir kural veya biçim olarak tanımlamak lazımdır. Duygu konunun içindedir ve ayrıca duygu yüklemeye gerek yoktur. Bazıları der ki; “duygusuz şiir yazılmaz veya ben duygularımla yazıyorum” dese de onlara; kedilerde, köpeklerde, kuşlarda da duygu vardır, önemli olan işlevleridir diyebiliriz.”

5.            Sıfırdan şair olmak isteyen, şiir dostlarımız için önerileriniz ne olacak? Diye sorularımızla girerek inşallah sizden edep, edebiyat ve şiir adına uzun bir yazı dizisi yazmayı düşünüyoruz...

“-Türkiye’de 15 ile 30 yaş arasındaki her 100 kişinin 50’si şiir yazdığı, 3’ünün de (serbest, hece veya öylesine) şiiri yazdığını düşünecek olursak, nüfus toplamında 8 milyon insan şiir yazıyor ya da yazdığını sanıyor. Kime sorsanız; çocukluğumda, okul yıllarımda, lise çağlarımda yazmıştım veya eskiden yazıyordum demiyor mu? Bu şahsi bir analizdir ancak gerçek de bunu gösteriyor.

Bu nedenle 15 yaşını almış olan herkes şiir yazmaya başlayabilir ancak, daha verimli olması için; çok kitap okumalı, ustaların şiirlerini okumalı, merak edip incelemeli, yazanlara sormalı ve tabi ki en önemlisi, şair ustaları bulup onlardan şiir temeli almalıdır. Bu konuda bugüne kadar yazılmayan ancak, yazıp yayınlamakla onur duyduğum “Şiir Yazma Sanatı” adlı bu temel eğitim kitabından yararlanabilirler. Daha sonra; bilgi, yetenek ve birikimlerini de üstüne koyarlarsa usta bir şair olabilirler. Bu konuda şahsıma ulaşmak isteyenlere; Facebook sayfamdan, mansurekmekcii@hotmail.com posta adresimden, +90 535 2459329 Mesaj-Tlf. Whatsapp’dan ulaşabilirler.  Talep sahiplerine hizmet etmek, boynumun borcudur.

 Kültür adına edebiyatımıza dolayısıyla edepli edebiyatsever veya icra eden güzel insanlara, vermiş olduğum cevaplarla bir nebze de olsa faydalı olabildiysem ne mutlu bana. Bu mutluluğun en güzelini de şahsımla yapmış olduğunuz söyleşinizde olduğunu söylüyorum ve size teşekkür ederim özü güzel ve edepli insan, usta şair Cahit Günay. Saygılarımla.”

Mansur Ekmekçi 04.06.2021/ Adana

Cahit GÜNAY Şair-Yazar & Gönül Elçisi



Bu yazı 4092 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI