-Hece şiirinin Türk kültüründeki yeri ve önemi nedir? Hece şiiri nasıl yazılır, ölçüleri, biçim ve özellikleri nasıldır?
-“Kültürümüzün yegâne hizmetkârı Sayın Cahit Günay. Öncelikle; bu anlamlı sorunuza kapsamlı, açıklamalı ve uygulamalı toplu cevapları art arda sıralayarak vermek istiyorum. Ki buradaki tüm ayrıntıları, her şairin ve her ozanın bilmesi gereken temel kaynak olduğunu da aktarmak istiyorum.
Halk kültürü ulusal kültürün en önemli, en verimli ve illaki olmazsa olmaz kaynaklarında biridir. Bu kültür, içinde barındırdığı ögelerle bir ulusu tek başına var eden, yok sayılması halinde ise o ulusun temelden çökmesine vesile olabilen en ruhani güçtür. Halk şiiri ise; bünyesinde barındırdığı ses ve söz sanatçılarıyla birlikte bu kaynakların en etkin, en zengin ve en güzel kollarından biridir.
Halk şiirleri; yüzyıllarca, kuşaktan kuşağa halkın dilinde dolaşıp günümüze kadar ulaşmayı başarmış, yazarları olan halk şairleri ve halk ozanları ile önem verilmeyi hak eden müstesna bir sanat- sanatçı dalıdır.
ŞİİRİN YAPISI
Şiirin yapısı anlam ve ses kaynaşmasından oluşur. Bu kaynaşmadan oluşan nazım birimlerine beyit, kıt’a, bent, mısra gibi isimler verilir. Dize: 1 satır, beyit: 2 satır, dörtlük: 4 satır, Sarma Uyak (abba) 5’li dizelerle oluşturulan bu ölçü birimlerine; hece ölçüsü, durak, uyak, redif ve ayak düzeni oluşturulduktan sonra ayrıca; konu, kompozisyon (giriş, gelişme, sonuç) dörtlük ve şiir bütünlüğü, özgünlük, akıcılık, sade dil, imgesel sözcük ve anlatım gücü ilave edilerek şiir tamamlanır. Bu oluşumların bütünü şiirde yapıyı meydana getirir.
NAZIM BİRİMİ:
Mısra (dize): Şiirdeki bir satıra mısra ya da dize denir. Beyit: İki mısradan meydana gelen nâzım parçasına beyit denir. Dörtlükler beyit değildir, beyit iki satırdan oluşur. Bent: Serbest Vezinli şiiri meydana getiren bölümlerden her birine bent denir. Hece şiirindeki dörtlük gibi… Dörtlük (kıta): Dört dizeden (mısradan oluşan nazım birimine kıta denir.
NAZIM ŞEKİLLERİ:
Kafiye örgüsüne ve mısra sayılarına göre manzumelerin aldığı biçime, sundukları görünüme nazım şekli denir. Bu şekil aynı zamanda şiirin hece ölçüsünü belirler. İslamiyet Öncesi Türk Şiiri Nazım Şekilleri:
Koşuk: “Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Sagu: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir. Destan: Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.
HALK ŞİİRİ NAZIM ŞEKİLLERİ
Anonim halk edebiyatı nazım şekilleri:
Mani: Başta aşk olmak üzere hemen hemen her konuda 4, 5, 6, 7’lik hece ölçüsüyle yazılıp söylenir. Tek dörtlükten oluşur. Kafiye örgüsü aaxa biçimindedir. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. Düz, kesik, cinaslı, yedekli, artık mani” gibi çeşitleri vardır.
Ninni: Annenin çocuğunu uyutmak için kendine özgü bir ezgiyle söylediği şiirlerdir. Belli bir kafiye ölçüsü olmadığı gibi, çoğu zaman dizeler arasında tam bir ölçü birliği de görülmez. Ninnilerin dörtlükler halinde olanları da olmayanları da vardır. Yani duyguya bağlı biraz hece biraz da serbest içeren türdür.
Türkü: Ezgi eşliğinde söylenir. Genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla söylenir. Her kıta (dörtlük), türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bent ile nakarattan meydana gelir. Nakarat her dörtlük sonunda tekrarlanır. Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir. Ezgilerine göre; kırık havalar (usullü ezgiler), uzun havalar (usulsüz ezgiler) olmak üzere; konularına göre çocuk türküleri, tabiat türküleri, aşk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik türküleri, yapılarına göre; mani kıtalarından kurulu türküler ve dörtlüklerle kurulu türküler olmak üzere çeşitleri vardır.
Ağıt: Ölen kişinin ardından duyulan acıları dile getiren şiirlerdir. Hece ölçüsü genelde 8’lik ve 11’liktir ancak, şiir ilmini kulaktan dolma öğrenip kendince ağıt yakan, söyleyen yörenin yaşlı insanları da vardır. Ağıtlar genellikle, ölen kişinin ahlaki değerlerine ve son dönemlerde söylediği sözlere acı katarak söyleniyor.
ÂŞIK VE HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
Koşma: 11’li hece ölçüsüyle; aşk,sevgi, ayrılık, gurbet, doğa, yiğitlik (kahramanlık), güzelleme (övgü), mizah (mübalağa), hiciv (yergi) gibi geniş çerçeveli konular işlenir. Genellikle 3 ile 5 dörtlükten oluşur ancak daha fazla dörtlükten oluşanları da vardır. Uyak düzeni “abab, cccb, dddb, eeeb…” şeklindedir. Son dörtlükte şairin mahlası bulunur. 11’lik hece ölçülü şiirler aynı zamanda 6+5=11’lik (duraklı) olanı daha makbul olduğu gibi ezgi yükleme kolaylığıyla müzikaliteyi daha kolay oluşturur. Halk şiirinde en önemli olan koşma şiirine sadece bir örnek vermek istiyorum.
“abab, cccb, dddb, eeeb…” Uyaklı bir Koşma örneği:
GELDİM BE DAYI (6+5=11’li hece şiiri içindir, diğer ölçüler için de geçerlidir)
Şu yalan dünyanın dönen çarkında -a
Döndükçe halime güldüm be dayı-b
Sahte bir sevdanın kirli arkında -a
Akarak yolumu buldum be dayı -b
Gündüzüm inzibat, gecem gardiyan-c
Hayatım dert ile oluyor ziyan -c
Dünyanın çilesi oldu vardiyam -c
Bedel ödeyerek geldim be dayı -b
Aşkıma ihanet girdi karıştı -d
Kör kurşunlar rüzgâr ile yarıştı -d
Doğrularıma hep yalan bulaştı -d
Gerçeğin peşinde soldum be dayı-b
Gençliğim nerede, umudum nerde-e
Dost sandığım beni düşürdü derde-e
Hayallerim kayıp, umudum yerde -e
Sürüne sürüne öldüm be dayı. -b
(Mansur Ekmekçi 05.02.2020)
Semai: Koşma ile aynı konular işlenir. Uyak düzeni koşma ile aynıdır. 8‘li ölçüyle söylenir. 3-5 dörtlükten oluşur. Koşmadan ezgisi, dörtlük sayısı ve ölçüsü bakımından ayrılır.
Varsağı: Toros Dağları ve Adana civarında yaşayan “Varsak” boylarının söyledikleri şiirlere denir. Uyak düzeni koşmadaki gibidir. 8′li ölçüyle söylenir. “Bre, behey, hey” sözleri sıklıkla kullanılmıştır. “En az 3, en fazla 5 dörtlükten oluşur. Hayattan ve talihten şikâyet gibi konular işlenir.
Destan: 11’li hece ölçüsüyle söylenir. Kafiye düzeni koşma ile aynıdır. Ayaklanma, kıtlık, savaş, hastalık, doğal afetler gibi toplumsal konular işlendiği gibi bireysel konuların işlendiği destanlar da vardır. Dörtlük sayısında sınırlama yoktur.
ŞİİR TÜRLERİ VE KAFİYE BİÇİMLERİ
ŞİİR:
Duygu ve düşüncelerin; edebi kurallarla yazma ve söyleme sanatıdır.
Neden hem yazma hem de söyleme dedik; şiiri yazmadan, irtical eden, söyleyen şair ve ozanlar da vardır. Şiiri düz yazıdan ayıran; ölçü, mısra, dörtlük, ahenk ve biçim gibi özellikleri vardır. Nazım (şiir) biçimindeki yazılara manzum, Nazım parçalarına da manzume denir.
ŞİİR TÜRLERİ
Lirik Şiir (Aşk, Sevgi):
Aşk, sevda, sevgi, ayrılık, hasretlik gibi konuları işleyen duygusal şiirlerdir.
*Duygu, coşku ve akıcılık söz konusudur.
*Gazel, şarkı koşma, semai lirik şiire örnektir.
Pastoral Şiir (Doğa):
Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. Şair, doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa idil, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa eglog adını alır.
Epik Şiir (Kahramanlık- Hamasi- Koçaklama): “Dördü de aynı anlamdadır.”
Destansı özellikleri olan şiirlerdir. Kahramanlık ve yiğitlik gibi konular işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır.
Didaktik Şiir (Eğitici, Öğretici):
Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir.
- Ahlakilik hâkimdir.
- Kuru bir üslubu vardır.
- Manzum hikâyeler ve fabllar hep didaktiktir.
Satirik Şiir (Yergi- Hiciv- Taşlama): “Dördü de aynı anlamdadır.”
Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları yeren, taşlayan şiirlerdir. Satirik: Çağdaş şiirde (Serbest vezinli şiirdeki adıdır) Halk edebiyatında yergi, Âşık edebiyatında taşlama, Divan edebiyatında ise hiciv denir. Yukarıdaki dört anlamlı örnekler de aynıdır.
Dramatik Şiir:
Tiyatronun manzum şekline denir. Dramatik manzume, karşılıklı konuşma şeklinde yazılan manzumelerdir.
HALK ŞİİRİNİN 5 TEMEL KURALI (UYGULAMALI)
REDİF
Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine "redif" denir.
… Var- dım Başka bir Redif örneği
… Sar- dım Yâr gibi
Yar-dım Nar gibi
………. Ayak dizesi Kar gibi
………. Ayak dizesi
UYAK (KAFİYE)
Şiirde mısra sonlarındaki ses benzerliklerine denir. Kafiyeyi oluşturan eklerin ya da sözcüklerin; yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.
… Var- dım
… Sar- dım
… Yar- dım
………. Ayak dizesi
UYAK (KAFİYE) ÇEŞİTLERİ
Yarım Uyak:
Tek ses (1 harf) benzerliğine dayanan uyaktır.
Aldım
Buldum.
Güldüm
………. Ayak dizesi
Tam Uyak:
İki ses (2 harf) benzerliğine dayanan uyak türüdür.
… Aldım
... Kaldım
… Çaldım
………. Ayak dizesi
Zengin Uyak:
Üç ya da daha çok ses (3 harf) benzerliğine dayanan uyak türüdür.
1. Örnek:
… Yol-culuk
……. -Soluk
……... -Oluk
………. Ayak dizesi
2. Örnek:
… Yol-culuk
… Sol-culuk Kitabi Uyak’tan daha doğrudur çünkü; göze ve
… Kol-culuk kulağa daha güzel hitap diyor. Hem de 2 boyutlu
……… Ayak dizesi (Zengin ve Kök) Uyak’a sahiptir.
3. Örnek:
… Yaramızda
… Aramızda
… Karamızda
………. Ayak dizesi
Tunç Uyak:
Ses benzeşmesinin üç veya daha fazla olması duru-munda kelimelerin biri, genellikle diğerini içine alır. Bu durumda Zengin Uyak’ın adı, Tunç Uyak olur.
İl-dim, Bil-dim, Sil-dim. 3 adet eş sözcük barındıran bu dörtlükteki diğer uyaklı sözcüklerin (bil, sil) içinde; aynı yazılış, aynı okunuş ve aynı anlam olduğu için (İL) Tunç Uyak’ı başlatıyor ve 3 tane “il” oluşturuyor.
Tunç Uyak, diğer uyak biçimlerine benzetilse de doğrusu; şiirdeki tüm dörtlüklerin aynı biçimde olmasını gerektirir.
Örnek: Mansur Ekmekçi
Gönül ne ten ister ne de bir beden
Sırrını vermiştir onu var eden
Canı sarmak için ister bir neden
Gönül o yürekte var olmak ister.
Sarma Uyak:
Şiirdeki tüm dörtlükleri, aynı uyak biçimiyle örmek suretiyle; a,b,b,a uyaklarla örgülenir.
1’inci dize ile 4’üncü dize uyakları aynı olup 2 ve 3’üncü dizeler farklı uyaklarla işlenir.
Başka bir açıklamayla; ortada bulunan 2’,nci ve 3’üncü uyaklı dizeleri, kenarda olan 1’inci ve 4’üncü dizeler sarıyor, koruyor. Uyak örgüsü: “abba, cddc, effe…”dir.
Örnek: Mansur Ekmekçi
Her an canımda ol, yanımda bekle - A
Sabır kavuşmaktır hiç surat asma - B
Yüreğimi ezip üstüme basma - B
Sevgimi kalbinde besle emekle. - A
Cinaslı Uyak:
Anlamları ayrı, yazılışları ve okunuşları aynı olan kelime gruplarının mısra sonundaki tekrarı ile oluşan uyak birimidir.
Örnek: Mansur Ekmekçi
Kirli emelini imbikten süzme (geçirmek)
Yeşil ottan olur ak yoğurt, süzme (yoğurt)
Gizli gizli bakıp derinden süzme (Bakmak)
Mansur’un soyadı, adı güzeldir.
2. Örnek
İlk defa sırrımı ben sana açtım (Söylemek)
Hasretin içimde, sevgine açtım (Acıkmak)
Gönül kapısını bir sana açtım (kapı açmak)
Yanımda birazcık kal ne olursun.
Not: Şiirin tüm dörtlükleri bu biçimde olmalıdır ancak bunun kolayına kaçıp cinası dörtlük içinde 2 cinas sözcüğü kullananlar da vardır.
FARKLI AÇIDAN 5 TEMEL KURALIN AÇILIMI
01. Hece Sayısı:
Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirin bütün mısralarında eşit sayıda bulunur. Hece sayısı aynı zamanda o şiirin kalıbı demektir.
Hece Ölçüleri; (Halk Şiiri için) dünden günümüze kadar süre gelen kalıpların içinde en çok kullanılanlar; 6+5=11, 4+4+3=11, Düz (duraksız)11’lik, 4+4=8 veya düz 8’lik, 4+3=7’lik veya düz (Duraksız) 7’lik, ayrıca 7+7=14’lük hece kalıpları da kullanılmış ve kullanılmaktadır.
Aşağıdaki örnek dörtlükte, bütün dizeler 11 heceden oluşmaktadır. Dolayısıyla 6+5=11’lik Hece ölçüsü kalıbıyla yazılmıştır.
Örnek: Mansur Ekmekçi
6 hece Durak 5 hece = 11 hece
Gü ven me bin di ğin + mev ki a tı na
Şöh re tin se nin le + git mez ba tı na
Çık san gök yü zü nün + en son ka tı na
Cis min top rak i le + ka rı lır bir gün. Ayaktır.
(Ayak: dörtlüğün son dizesidir) + olan yer de Duraktır.
02. Durak:
Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi artırmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu ayrım yerlerine durak (duraklama, soluklanma) denir.
1. Durak, ahenk sağlayan bir çeşit ses biçimidir.
2. Sözün gidişi zorlanmadan şiir okuyucusuna bir nefes payı bırakılmıştır. Şarkı ve türkülerde buna “es” denir.
3. Duraklarda, kelimeler ortalarından bölünemez. İyi bir durakta kelime mutlaka bitmiş olmalıdır.
Not: Bir şiirde, bütün dizelerin durakları aynı olabileceği gibi, belli dizelerde farklı duraklar da kullanılabilir ancak, şiirin her dizesinde farklı duraklar kullanılmışsa o şiir duraksız kabul edilir. Duraklar, şiirin tüm dizelerinde, aynı yerlerde, düzende ve biçimde olmalıdır.
HALK ŞİİRİ KALIPLARI
1. Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirde, ilk mısradaki hece sayısı o şiirin kalıbıdır.
2. Hece ölçüsünde “ikili” den “yirmili” ye kadar kalıp vardır. Ancak halk şiiri kalıpları; 7, 8, 11, 14’tür. Bunların duraklı ve duraksızları olmak üzere 2 şekli vardır.
3. Müzik alanında kullanılan; 9, 10, 12 gibi kalıplar olsa da halk şiir geleneğinde pek rağbet görmez ve milli şiirimizin kalıpları değildir. Fransız edebiyatı kalıplarıdır.
4. 4, 5, 6 ve 7’lik heceler mani olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır ancak, 7’lik hece vezni halk şiirini geçmiş en küçük (kısa) hece kalıbıdır.
03. Uyak (Kafiye):
AT ına… Uyak
K AT ına… Uyak (Bu dörtlük, aynı zamanda Tunç Uyaktır
B AT ına… Uyak Ancak, şiirin tüm dörtlükleri Tunç olmalıdır.)
…… Dörtlükteki son satır = Ayak dizesi
Mısra sonlarındaki yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı kelimelerin, eklerin benzerliğine Uyak (kafiye) denir.
Başka bir anlatımla: Dize başında, ortasında veya sonunda kullanılan sözcük içindeki (sözcüğün kökünü oluşturan) harf ve ses benzeşmesine Uyak (kafiye) denir.
04. Redif:
Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine Redif denir.
Atı NA… Redif
Katı NA… Redif
Batı NA… Redif
…… Ayak dizesi
İkinci biçim Redif örnekleri: Mansur Ekmekçi
Uyaklar içeride; (büküyor-döküyor-ekiyor)
Yokluğun boynumu büküyor anne
Gözlerimden yaşlar döküyor anne
Yüreğime hasret ekiyor anne
Ne olur son defa gel de göreyim
Kollarına al da sonra öleyim.
Hallac ile dara geldim
Hâr içinden nara geldim
Bülbül gibi zara geldim
Görenler deli dediler.
Nefesin canımın harmanı olsun
Sözlerin kalbimin fermanı olsun
Dudağın yaramın dermanı olsun
Kapına eyle kul, köle ne olur.
(18.03.2008)
05. Ayak:
Dörtlük sonunda kullanılan Uyaklı-Redifli sözcüğü içinde barındıran cümle (Tümce) dizinidir. Şiirdeki her dörtlüğün son mısrasında kullanılan ayakların uyak örgüleri, her dörtlük sonunda farklı olacağı gibi bütün dörtlüklerde kullanılan uyak örgüleri aynı olabilir. Buna da Sabit veya Düz Ayak denir. Ayrıca; Serbest, Uyaklı ve Sarma ayaklar da vardır.
AYAK ÇEŞİTLERİ:
*Sabit (düz) Ayak: Yukarıdaki şiirde olduğu gibi “B” satırlarının tamamı aynı işlenmiştir.
*Serbest Ayak: Bu şiir satırları dışında, şiir dörtlüklerindeki her satır sonu (Ayaklar) farklı olanıdır.
*Uyaklı Ayak: Şiir kaç dörtlükten oluşturulmuşsa oluşsun, her ayağı uyaklı olmak zorundadır.
*Sarma Ayak: Sadece Dörtlük (4 dizelik) dışındaki 5’li veya 6’lı dizelerdeki şiir dörtlüklerinde kullanılır. Her kıtası (dörtlüğü) 5 dizeden oluşturulan bu şiir tekniğinin son 4 ile 5’inci satırları birbirine uyaklı (kafiyeli) olmasıdır. Bu Uyak Örgüleri de: “aa” veya “ab” olarak yapılmaktadır. cccb/ dddb/ eeeb/fffb: İlk dörtlükten sonra aynı düzenle çalışan dörtlüklerdeki satır kodlarıdır. Belirleyici harflerdir. X: Bilinmeyen, belirsizlik işaretidir. Şiirde bu işaretin olduğu satırlar, genellikle o satırdaki uyak sözcüğünün farklı olduğunu gösterir. Bunun tersi olan “b” ise, devamlı Ayak görevini üstlenen taşıyıcıdır.
Yer sıkıntısı açısından diğer “ayak” örneklerine şiir koymadık.
Serbest Ayaklı bir şiir örneği: (6+5=11’li hece ölçüsü için)
GELEMEZ MİYDİN?
Gittiğinden beri yüreğim taşkın
Gelip gözyaşımı silemez miydin?
Uzakları yakın yapan o aşkın
Peşine düşerek gelemez miydin?
Söyle neydi suçum, sana ne yaptım?
Seni çok sevmekle yolumdan saptım
Verdiğin dert ile belayı kaptım
Feryadımı duyup gelemez miydin?
Hani ölümüne severdin beni
Bir tanem diyerek överdin beni
Aşkınla deliye çevirdin beni
Karanlık çökünce gelemez miydin?
Dünya bir yana, sen bir yana derdin
Dünyamın içinde çarmıha gerdin
Aklımı, fikrimi yoluna serdin
Azrail’den önce gelemez miydin?
(Mansur Ekmekçi)
Sabit (düz) Ayaklı bir şiir örneği: (6+5=11’li hece ölçüsü için)
SANA SEVMEYİ ÖĞRETEMEDİM
Seveni sevenle ben buluşturdum
Bir sana sevmeyi öğretemedim
Aşığı maşuka ben kavuşturdum
Bir sana sevmeyi öğretemedim
Aşkımla dünyayı dize getirdim
Kara sevdaları bize getirdim
Bütün mevsimleri yaza getirdim
Bir sana sevmeyi öğretemedim
Senin gözlerine biçmezken paha
Çırpınan kalbimi sen ettin vaha
Sana ne yapayım, ne deyim daha
Bir sana sevmeyi öğretemedim
Yürek yangınını bilirsin diye
Ömrümü ömrüne verdim hediye
Yalvardım, yakardım yâr diye diye
Bir sana sevmeyi öğretemedim
(Mansur Ekmekçi 11.02.2020)
SONUÇ OLARAK
"SÖZLÜ EDEBİYAT" bu edebiyatın takipçileri olan o çağın ozanları ile günümüzün ozanlarını (âşıklarını) verebiliriz. Yazının ilk icadından sonra başlayan ve bu güne kadar süre gelen "YAZILI EDEBİYAT" ise Halk Şiirini (Hece Şiirini) kapsamaktadır. İslamiyet’ten sonra bir akım olarak başlayan "DİVAN EDEBİYATI" ise, bu edebiyatın Hece ölçüsü yerine Aruz kullanılmıştır.
Akabinde "ÇAĞDAŞ EDEBİYAT" (Serbest Vezinli Şiir) adı altında bir yenilikçi akın olarak bilinen bir kaç şair, Fransız Edebiyatını Türkiye’ye getirip bu modayı halkın beğenisine sunmayı başarmışlardır.
Bunları neden sıraladık... Bugün ders kitaplarında gördüğümüz Sözlü Edebiyat, Yazılı Edebiyat, Divan Edebiyatı ve Çağdaş Edebiyattır.
Şimdi bunları gözden geçirelim. Sözlü Edebiyatın ne takipçileri ne de yaşayanı kaldı, Divan Edebiyatının da… Kaldık iki ezeli rakip olan Halk Edebiyatındaki Halk Şiiri, varlığından günümüze dek hüküm süren, en güçlü ve zor olan milli şiir ölçümüzdür. Çağdaş Edebiyattaki Serbest Vezinli Şiir ise; Fransız şiirinden alınma, yazılımı duyguya dayalı serbest ve kolay yazılan bir şiir türüdür.
Tabi ki maksat şiir ayrımcılığı değil, tarihi gerçeği dile getirmeye çalıştık. Her ne kadar şair ve ozanlar tarafından tür ayrımına gidilse de doğrusu; her iki tür de bir elmanın birer yarısıdır ve her iki türde de güzel yazan ustaları olmuş ve olacaktır. Bazı şair ve ozanlar tek tür şiiri öğrenip yazıyor olsa da aslında “ben şairim” diyen her şair; her iki türü de sevmeli, bilmeli ve yazmalıdır.
Genelde her şairin ve ozanın bilmeden yanlış kullandığı temel adlardır
Arapça Türkçe
Kafiye Uyak
Cümle Tümce
Kelime Sözcük
Âşık Ozan
Yukarıdaki sorunuza gereken cevapları verebildiysem ve sevgili okurları az da olsa aydınlatabildiysem ne mutlu bana. Gerçek şu ki, milli şiirimiz olan halk şiirinin kural ve kavramlarını anlatarak açıklamaya kitaplar yetmez. Ancak, açıklama ve uygulamalarla bütününü ele aldığımız “Şiir Yazma Sanatı” adlı kitabımı da edinmek ve bu kaynaktan yararlanmak da mümkündür. Sevgi ve saygıyla kalın efendim.”
-Güzel bilgileriniz için çok teşekkür ediyorum hocam, inşallah haftaya kaldığımız yerden devem etmek üzere hoşça kalınız.