Bugun...


Ecz. Serkan Gül

facebook-paylas
BİR NEFES SIHHAT(!)
Tarih: 10-11-2020 21:31:00 Güncelleme: 10-11-2020 21:31:00


Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu haftaki yazımın ana teması sağlık ve çevre kirliliği üzerine olacak. Özellikle bölgemizde faaliyet gösteren termik santraller ve şeker fabrikası son zamanlarda kirlilik üretmeleri nedeniyle çokça gündemde.

Şeker fabrikası hem dayanılmaz bir koku salmakta hem de bacalarından kara dumanlar atmakta, bazı günler özellikle fabrikaya yakın yerlerde öyle bir ağır koku oluyor ki camlar kapalı iken bile evlerin içerisinde rahatsız olunuyor. Bu konuda yetkililerin acilen bir çözüm üretmedi gerek.

Yaklaşık 40 yıldır bölgeye zehir saçan termik santraller yüzünden ise kış zamanı nefes alamaz hale geliyoruz. Kimileri bu santrallerin ülkemiz açısından katma değer yarattığını söyleyip çevreyi kirletmesini göz ardı edebiliyor, fakat bizler tamda bu zehir saçılan yerde yaşıyoruz ve şöyle bir etrafımıza baktığımızda bu kirlilik nedeniyle kaybettiğimiz canlarımızı ve her geçen gün daha da kötüye giden sağlığımızı görmezden gelemeyiz. Maalesef baca gazı filtreleme sistemi yapılacağı söylenen A termik santralini gidip yakından görürseniz halen filtresiz çalışıyor gibi görünüyor ya yapılan filtre sistemi yeteli kalitede değil ya da yapıldığı söylenip yapılmayarak kamuoyu yanıltılıyor. Bu konuda ciddi bir denetleme yapılarak kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor(!)

Elbette bu santraller ülkemizin dışa bağımlı enerji gereksinimi açısından önemli bir noktada ama birde madalyonun diğer tarafı var ve ben biraz o yöne dikkat çekmek istiyorum; Osmanlı kuruluş döneminde Şeyh Edebali'nin Osman beye verdiği bir öğüt var derki: “Ey oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bu sözden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz, devlet yönetiminde öncelik insan odaklı olmalıdır. Bu açıdan bakarsak devletimizin önceliği çevremizi kirletmeden enerji üretimine yönelmek olmalıdır. Elbette bunun çok çeşitli yöntemleri var mesela teknolojik ve en verimli yöntemlerden biri yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretmek ve böylece çevreyi kirletmeden, insanların sağlığını bozmadan üretim yapmaktır.

Bölgemizdeki santraller çalışırken çok ciddi miktarda çevre kirliliğine yol açıyor ve bu yüzden çok sayıda insanımız kanser dâhil birçok hastalığın pençesine düşüyor. Özellikle akciğer kanserleri, koah, astım gibi solunum yolu hastalıkları bölgenin kaderi olmuş durumda! Bunun yanında havaya karışan ağır metaller ve karbon monoksit çokluğu doğrudan toprağı ve ekilmiş mahsulleri etkileyerek tarlalarımızı verimsizleştirdi böylece mahsul verimliliğini de düşürdü.

Yani kabaca bir hesapla elektrik üretelim ve ülke ekonomimize katkı sunalım derken hem insanlarımızın sağlığını bozduk ve bu insanlarımızın hastane ve İlaç masraflarıyla hazinemize bir sürü yük getirdik hem de tarım faaliyetlerimizde yaşadığımız kayıplarla ülke ekonomimize negatif etki yaptık.

Bu noktada kar-zarar hesabı yapılabilir elbette bunu yetkili uzmanlarımız yapmalıdır ama insan sağlığı ve canı hiçbir mali hesaba konu edilemeyecek kadar mühimdir ve devletimizin birinci önceliği insanı yaştaki devlet yaşasın öğüdü olmalıdır.

Umuyorum ki Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervleri yeni keşifler ile birlikte daha da artar ve enerji üretimi için kömürlü santrallere gerek kalmaz böylece hem daha temiz bir enerji üretimine ulaşıp hem de devletimizin güçlenmesi için gerekli yeni katma değer ortaya çıkar.

Olaya birde tarım açısından bakalım; Eğer Afşin-Elbistan ovamız verimli topraklarıyla, içerisinden geçen hurman çayı ve Ceyhan gibi iki büyük nehri ile tarım sulamasına daha yüksek miktarda olanak sağlansa, çiftçimiz teknik eğitimler verilerek teknolojik tarıma geçirilmesi sağlanıp üretime yönlendirilse, gelecekte temiz gıdaya olan ihtiyaçta göz önünde bulundurularak ülkemiz açısından çok ciddi bir üretim alanına dönüşebilir. Bu noktada hem insan istihdamı sağlanıp hem de stratejik bir ürün olan temiz gıda ile ciddi bir ekonomik katkı sağlanacaktır.

Yani sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki eski ve verimsiz teknolojik yöntemlerle kömürü kullanıp enerji üretmenin bölgemiz açısından hiçte olumlu sonuçları yok, aksine insan sağlığı ve tarım üretimi açısından çok ciddi zararları var. Kanaatime göre bir nebze olsun fikir vermeye çalıştığım diğer kısımlarını da görüp bölge stratejilerinin değişmesi gerek. Son noktayı da şöyle koyalım ve yazıyı şu güzel sözle bitirelim; Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği gibi, “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Sağlıkla kalın.

Ecz. Serkan GÜL



Bu yazı 1307 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI