Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba sevgili okurlarım. Sizlerle bir şeyler paylaşmak, yeni yazılar yazmak için daha özverili olmaya çalışacağım.

Dünyayı kasıp kavuran pandemi süreci hem mesleki olarak hem de insani olarak biz sağlık profesyonellerini çok fazla yordu. Bu süreçte yaşam tarzlarımız, hayata bakış açımız ve önceliklerimiz çok değişti. Birçok meslektaşımızı ve yurttaşımızı maalesef kaybettik. Bir daha böyle süreçler yaşamamak için hepimizin daha dikkatli olması ve dünyayı koruyucu tedbirler alması şart.

Doğa her Zaman en iyi öğreticidir. Biz doğaya ne kadar çok zarar verdiğimizi ancak bu gibi felaketler neticesinde anlıyoruz. Aslında hepimizin gözleri önünde yegâne yaşam alanımız olan dünyamızı çok fazla yıpratıyoruz. Bize zerre kadar zararı olmayan birçok hayvanı sırf zevk için öldürüyoruz, hâlbuki dünyaya faydası olmayan tek canlı biz insanlarız. Birçoğumuzun görmeye bile tahammül göstermediği ufak bir sinek dahi doğanın döngüsünde çok önemlidir.

Fosil yakıtları fütursuzca havaya salıyoruz ve dünya ısısının artmasına sebep oluyoruz ki bu süreç sonunda sera etkisi dediğimiz olay vuku bulmakta ve iklim dengemiz değişmekte. İklim dengesi değişmesi sonucu kuraklık ortaya çıkmaya başladı bile. Mevsimsel yağışlar zamanında oluşmuyor ve gittikçe daha ağır sonuçları olacaktır. Ama ne yazık ki tüm dünyadaki siyasi otoriteler bu olaylara karşı çok duyarsızlar ve önemsemiyorlar, işte bu süreçler sonucunda birçok felaket bizleri vuracaktır, bunu öngörmek pek de zor değil.

Ne acıdır ki Covid gibi salgınlar süreç içerisinde görülmeye devam edecektir, dünya nüfusunun çok artması, hijyenin çok önemsenmemesi, yetersiz beslenme, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi birçok neden bu tür salgınlara yol açıyor ve küresel hale gelmesine neden oluyor.

Pandemi sürecinde ki aşı adaletsizliği gibi kavramlar da birçok ülkenin salgını atlatmasını engelleyerek sürekli yeni varyantlar ortaya çıkmasına neden oluyor. Artık aşılarda patent koruma ortadan kalkmalı ve imkânı olan her ülke aşı üretimi yapmalıdır aksi takdirde süreç çok uzayacak ve atlatmamız zorlaşacaktır.

Tabi birde aşı karşıtlığı olayı var. Neresinden bakarsanız bakın hiç bir temel dayanağı olmayan tamamen bilgisizlik ve cahillikten güç alan bir toplumsal yanılgı sürecidir. Bilimsel çalışmalar, buluşlar dünya tarihinde insanlığı bir adım öteye taşımış ve kısa süre içerisinde çok hızlı bir gelişim ortaya çıkmasını sağlamıştır. 19.yy da çiçek aşısının keşfi ile başlayan süreçten günümüze kadar birçok hastalığın teşhis ve tedavisi sağlanmış ve insan ölümlerinin önüne geçilmiştir. Tıp bilimi sürekli bir gelişim sürecindedir ve ancak bu sürece yatırım yapan toplumlar yaşam standartlarını çok ileri taşıyabilmişlerdir. Parası olan değil parayı bilimsel gelişime yatıran ülkelerin hangi seviyede oldukları çok aşikârdır. Aklı kullanmak ve yeni buluşlar ortaya çıkarmak her daim toplumları ileri taşımışlardır.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

Ortaçağ Avrupa’sı Rönesans ve reform hareketleri ile gelişim göstererek geri kalmış bir toplumdan dünyanın en ileri gelen bölgesini yaratmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile ülkemiz bilim ve üretim konusunda çağ atlamış ve bu sayede çevresindeki geri kalmış ülkelerden fersah fersah ileri gitmiştir. Yakın tarihte Çin örneği yine bilim ve üretimin bir ülkeyi nasıl ileri taşıyacağının canlı kanıtıdır.

Sonuç olarak bilim ve teknolojiye yatırım yapmak ülkemizi ileri taşımanın yegâne yoludur. Bu yolda ancak bağımsız ve araştırmaya öncelik veren üniversiteler sayesinde olabilir! Bununla birlikte eğitim sistemimizin tüketen değil bilim üreten bir yapıya büründürülmesi elzemdir. Günü kurtarmaktan ziyade geleceğimizi yapılandıracak çözümler üretmek zorundayız aksi takdirde çok geç kalacağız…

Saygılarımla. Sağlıkla ve dostlukla kalın.

Ecz. Serkan Gül - Eczacılar Odası Kahramanmaraş Şubesi Elbistan Hakan Coşkun Oda Temsilcisi