Bu hafta ki konumuz yaşadığımız şehirde yaşamımızın daha güzel olması için neler yapılması gerektiği ile alakalı.
Daha önceki bir yazım da hava kirliliği ve bunun önlenmesi için nelerin yapılması gerektiğini anlatmaya çalıştım ve birçok kişiden çok olumlu dönüşler aldım. Elimden geldiğince bu köşede şehrimiz ile alakalı gördüğüm birçok konuyu gündeme getirmeye devam edeceğim ve sorunların giderilmesinde bir nebze olsun faydam olursa ilçede görevli bir STK’nın temsilcisi olarak çok mutlu olacağım.
İlçemiz derin bir tarihi olan ve zamanında Dulkadiroğulları Beyliğinin başkentliğini yapmış bir yer, fakat tarihi eserler açısından maalesef çok kısır, böyle bir şehrin çok daha fazla tarihi esere sahip olmaması çok acı!
Geçmişe doğru şöyle bir uzandığımızda hatırıma gelen etrafta çok sayıda eski cumbalı Elbistan evlerinin olmasıydı ve gerçekten çok güzel yapılardı ama ne yazık ki bugün neredeyse hiçbirisi yok. Olanlar ise zamana yenik düşmek üzere. Bir kısmı olsun rant uğruna betonlaşmasaydı şehrimize kat ve kat güzellik katacağı kesindi.
Bir şehrin tarihi dokusu ne kadar korunursa güzelliği de bir o kadar artıyor. Avrupa’ya gidip şehirleri gezdiğinizde halen eski tarihi yapılarını ne kadar özenle koruduklarını görürsünüz ve bu sayede her yıl milyonlarca insan o şehirleri görmeye giderler.
Bizim ülkemiz çok çeşitli medeniyetler görmüş bir coğrafyada olmasına karşın maalesef halkın ve yöneticilerin tarihi koruma bilinci yerleşmediğinden elimizdeki güzellikleri bir bir kaybediyoruz. Hâlbuki az da olsa korumayı başardığımız birkaç yer bize bu güzellikleri korumanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.
Örneğin Ankara’nın Beypazarı ilçesi bu konuya çok güzel bir örnek, yıl içerisinde birçok turist ağırlıyor ve hem ekonomik anlamda hem de kültürel olarak şehre ciddi katkı sağlanıyor. Keşke şehrimizde güzelliklerine sahip çıkabilseydi!
Elbistan’ımız kültürel anlamda son yıllarda çok geri kaldı, şehrimizde modern anlamda ne bir tiyatro salonu, ne bir konser salonu, ne de bir sinema salonumuz bulunmuyor. Bir şehrin kültürel altyapısının eksik olması gelişiminin geri kalmasına neden olur. Milenyum çağı dediğimiz bu çağda 140 bin nüfuslu bir ilçede bu saydığım kültürel faaliyetlerin yapılamaması çok büyük bir kayıp. Yetkililerimizin bu konuya da eğilmesi çok yerinde olacaktır. Kültür faaliyetleri insanların yaşamında önemli bir yer tutar ve bir şehirde kültür seviyesi ne kadar yüksek ise yaşanabilirlik seviyesi o kadar yüksektir.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi “Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır; biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu.”
Bu nedenle şehrimizin kültür seviyesini artırmak için gerekli yatırımlar ve planlamalar yapmak geleceğimiz şekillendirmek açısından çok önemlidir. Pandemi geçtikten sonra şehrimizin canlandırılıp bölgeye örnek bir kent haline gelmesi için tüm kurumların ve vatandaşların üzerine düşeni yapması gerekir. Ekonomik iyileşmenin sağlanması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve kültürel gelişimimizin sağlanması ile birlikte yaşam kalitemiz çok artacaktır. Bu konuların öncelik haline getirilip her konuda öncü bir şehre sahip olmak hepimizin hayali. Bu hayalin gerçekleşmesini görmek umudu ile sağlıcakla kalın.