Bugun...



“Diyabet Ameliyatla Sona Eriyor”

Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aslan Karaman Çağın İlleti Diyabete Hastalığına Derman Oluyor ve Kamuoyuna Müjde Veriyor:

facebook-paylas
Tarih: 23-07-2018 20:16

“Diyabet Ameliyatla Sona Eriyor”

Bir dönem görev yaptığı Elbistan’da başarılı ve geniş çaplı modern ameliyatlarla onlarca hastanın derdine derman olan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aslan Karaman, diyabet hastalarına müjde verdi: “Diyabet hastalığının ameliyatla iyileştiğini biliyor musunuz?”

                Elbistan’da özel bir hastanede başarılı ameliyatları ile büyük takdir toplayan, modern ve çağdaş bilgilerini uzman olarak hastalarını iyileşmesine uygulayan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aslan Karaman, şu anda görev yaptığı Gaziantep NCR İnternational Hospital’de yine başarılara imza atıyor. Elbistanlı dostlarına ve diyabet hastalarına selam ve saygılarını ileten Karaman, çağın illet hastalıkları arasında yer alan, neredeyse her 3 kişiden birinin diyabet hastası olduğu günümüzde bu derde ameliyatla derman bulunduğu dile getirdi.

                Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aslan Karaman, diyabet hastalarına verdiği müjde de şu bilgileri kamuoyu ile paylaştı:

METABOLİK CERRAHİ (TİP II ŞEKER HASTALARININ AMELİYATI) HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER

“Halk arasında şeker hastalığı olarak nitelenen diyabet son yıllarda tüm dünyada artış göstermekte.

Günümüz de tip 2 diyabet hastalarını ameliyat yöntemleri kullanarak tedavi etmekteyiz. Buna Metabolik Cerrahi denilmekte. Tip 2 diyabetin klasik tedavi yönetimi eğitim, diyet, egzersiz ve ilaç kullanımıdır. Ancak, tüm bu tedavilere rağmen hastalık bazen ilerleyici bir seyir gösterir. Hatta yoğun insülin kullanımına rağmen istenilen sonuçlar alınamaz. İşte bu durumda Metabolik Cerrahi etkili bir tedavi alternatifi olarak gündeme gelmelidir.

BU TEDAVİ YÖNTEMLERİ TİP 1 VE TİP 2 DİYABETTE FARKLILIK GÖSTERİYOR MU?

Elbette. Tip 1 ve tip 2 diyabet tamamen ayrı hastalıklar. Tip 1 diyabette insülin üretimi yoktur. Tip 2 diyabette ise vücut insülin üretir, ama bunu kullanamaz. Biz sadece tip 2 diyabet hastalarına yardımcı olabiliyoruz. Yani vücudun kullanamadığı insülini kullanmasını sağlıyoruz.

AMELİYAT BU DURUMA NASIL BİR ETKİ SAĞLIYOR?

                Modern çağ insanları olarak bizler gıda sanayi ve endüstriyel metropol hayatına adapte olamadık. Son 25 yıllık dönem içinde yediğimiz gıdaların içerikleri değişti. Artık gelişmiş kentlerde yaşayan hemen herkes rafine yani işlenmiş gıdalar tüketmekte. Bu gıdalar ince barsağın orta kısmına geldiklerinde biyokimyasal anlamda sindirilmiş olurlar. Geriye besin içeriği çok azalmış posa kalır. İnce barsağımızın başlangıç bölümünden insülin direnç hormonları, son bölümünden ise insülin duyarlılık hormonları salgılanır. Son kısma gelen besin içeriği fakirleştikçe duyarlılık hormonlarının da etkinliği azalır. Bizler ameliyatta ince barsağın başlangıç ve son kısımlarının yerini değiştirerek insülin duyarlılık hormonlarını aktif hale getiriyoruz.

KAN ŞEKERİNİN SÜREKLİ YÜKSEK DEĞERLERDE OLMASI VÜCUDUMUZDAKİ ORGANLARI NASIL ETKİLİYOR?

                Her iki diyabet tipi de damar duvarında hasar yaparak organ hasarına neden olurlar. Organ hasarı hangi lokalizasyondaki hangi tip damarların etkilendiğine göre bir değişiklik gösterir. Kilo problemi ön planda olan hastalarda genellikle orta ve büyük ölçekli damarları ve buna bağlı kalp krizi ve felç gibi sorunlara neden olmaktadır. Daha düşük kilolu hastalarda ise genellikle küçük ve orta ölçekli damarları etkileyerek göz, böbrek ve ayak problemleri gibi sorunlarla kendini belli eder. Ancak, arada muhakkak istisnalar da vardır.

SİZ HANGİ AŞAMADA AMELİYAT ÖNERİYORSUNUZ?

                Tip 2 diyabette orta ve büyük ölçekli damar hasarı hastalık tanısı konmadan önce başlar. Zaten, hastaların önemli bir kısmının tanı anında 2-3 yıllık bir hastalık geçmişi olduğu kabul edilir. Düşünün, tanı aldığınız anda hâlihazırda damarlarınızda bir etkilenim var. Ne var ki, tip 2 diyabetin genellikle ılımlı bir seyri vardır. Yani, komplikasyonların önemli bir kısmı yıllar içinde yavaş yavaş kendini belli eder. Bu sebeple “sinsi” hastalık olarak da tanımlanır. Bir tip 2 diyabet hastasının takibinde genellikle 10-12 yıllık bir süre zarfında kendi insülin rezervlerini tükettiği kabul edilir ve genellikle bu dönemden sonra organ hasarlarına ait emareler kendini belli etmeye başlar. Hastaların da genelde bize tedavi için başvurduğu dönem budur. Çoğu hasta işler iyiymiş gibi görünmekte iken ameliyat olmayı istemez. Özet olarak bizim bir diyabet hastasına ameliyat ile yardımcı olabilmemiz için ya standart tedavilerle şekerini kontrol altına alamıyor olması ya da organ hasarı bulguları olması lazım. Tabii ki, organ kaybı olmadan ve insülin rezervleri tam tükenmeden başvurmanın da pek çok olumlu sonucu vardır.

AMELİYAT KARARI NASIL VERİLİYOR?

                En önemlisi hastanın tip 2 diyabet olduğundan emin olmak. Ancak bu yetmiyor. Belirli bir düzeyde insülin rezerv fonksiyonu ve aktivitesi olması gerekiyor. Artı yağ dokusu kaynaklı insülin direnç hormonlarının pozitif ve insülin üreten hücrelere zarar veren maddelerin de normal olması gerekiyor. Tabii en önemlisi hastanın kan şekeri veya diğer metabolik sendrom bileşenlerini kontrol altında tutamıyor olması lazım.

DİĞER METABOLİK SENDROM BİLEŞENLERİ NELERDİR?

                Yüksek tansiyon, kilo fazlalığı, kolesterol ve diğer kan yağlarının yüksek olması. Yapılan cerrahi ile bu metabolik bozukluklarda da ciddi düzelmeler olmaktadır.

ŞEKER HASTASI OLAN BİR KİŞİNİN AMELİYAT SONRASI DÖNEMDE BU RAHATSIZLIĞI ORTADAN KALKIYIR MU? İLAÇ KULLANIMI VE İNSÜLİN KULLANIMI SONA ERİYOR MU? EĞER SONA ERİYOR İSE BU BİR DÖNEMLİK Mİ? YOKSA TÜM YAŞANTISI BOYUNCA MIDIR?

                Bir tip 2 diyabet hastasının bu ameliyattan ne ölçüde fayda göreceğini belirleyen kendi rezerv ve aktiviteleridir. Ne kadar çok insülin rezervi var ve aktivitesi de ne kadar yüksekse o kadar yüksek bir başarı şansı söz konusudur. Ancak, unutulmaması gereken en önemli nokta diyabetin hormonal, sinirsel ve psikojenik temellerinin olduğudur. Bu ameliyatlar sadece diyabetin hormonal yönünü tedavi ederler. Çok kaba bir ifade ile hormonal kontrol sağladığınız bir hasta herhangi bir nedenle üzüldüğünde, sevindiğinde, sinirlendiğinde kan şekerinde bir dalgalanma olacaktır. Aslında, bu tip dalgalanmalar şeker hastası olmayan bireylerde de görülür. Ne var ki, şeker hastası olmayanlarda dalgalanmanın süresi ve şiddeti daha küçük çaplıdır. Ameliyattan sonra da bu dalgalanma daha hafif seyreder ve daha kısa sürede normale dönüş olacaktır.

BU TEDAVİ YÖNTEMİNİN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR? VAR İSE NELERDİR?

                Bu konuyu ameliyat sonrası erken dönem ve sonraki yıllarda ortaya çıkan geç dönem komplikasyonlar olarak ikiye ayırmak lazım. Her ameliyat için belirlenmiş bir komplikasyon oranı vardır ve üst sindirim sistemi ameliyatlarında bu oran yaklaşık %10’dur. Bu ameliyatlarda da aynı oran geçerlidir. Bunlar arasında kanama, enfeksiyon, sızıntı, kaçak, narkoza bağlı sorunlar yer almaktadır.  Uzun dönemde ise ortaya çıkması muhtemel 2 tane sorun vardır. Bunlardan birisi fıtıktır. Ameliyat yapılan deliklerden veya içeriden fıtık gelişimi oluşabilir. Bunun oranı %1’dir. Bir diğer olası sorun ise safra kesesinde taş veya çamur gelişme riskidir. Bunun oranı %12’dir. Safra koruyucu ilaçlar ile bu oran %5’lere çekilebilmekte.

AMELİYAT SONRASI GÜNLÜK YAŞANTILARINA DÖNEN HASTALARI BEKLEYEN KALICI OLUMSUZLUKLAR VAR MIDIR? VAR İSE BUNLAR NELERDİR?

                Hastaların ameliyattan sonraki dönemde yeni bir beslenme düzenine alışmaları gerekiyor. Daha sık ve daha mütevazı porsiyonlarla beslenmeleri gerekiyor ki, bir diyabet hastasının hastalık süreci boyunca her doktordan duyduğu öneri de budur. Ameliyattan sonra bu kendiliğinden gelişiyor. Ancak, bu yeni beslenme şekline alışma zaman alabiliyor. İlk 3-4 aylık alışma döneminde her hasta 2-3 defa ishal olur. İshal durumunu takip edip, uygun şekilde tedavisi yapıldığı müddetçe sorun olmayacaktır.

                Tüm Elbistanlı dostlarımıza ve hastalarımıza en derin sevgi, saygı ve selamlarımla, sağlıklı yaşalar dilerim. Op. Dr. Arslan Karaman. Genel Cerrahi Uzmanı ve Endoskopist. akaraman@ncrhospital.com. https://www.facebook.com/Op.Dr.ArslanKARAMAN/?ref=bookmarks”

 







Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI