Sıkıntılarla dolu bir yılı daha devirdik ve 2021 yılına girdik. Yeni yıl herkese bolca sağlık, huzur ve mutluluk getirir umarım. Birçoğumuz geride bıraktığımız yılı hatırlamak bile istemeyeceğiz, bu kadar zorluklarla geçen bir yıl daha görmemiştik.
Ekonomik kriz, salgın, savaşlar derken hepimiz çok yorulduk. Artık geleceğe umutla bakmak istiyoruz ve bu yönde dua ediyoruz. Peki, umutları yeşertmek için sadece dua etmek yeter mi? Tabi ki hayır. Bizimde üzerimize düşen birçok görev var. Ülkemizi daha iyi şartlara ulaştırmak ve refah seviyemizi artırmak için yöneticiler ve biz halka bazı görevler düşüyor. Son günlerde özellikle hukuk ve ekonomik reformlardan bahsediliyor, bu oldukça önemli bir düzenleme olacak. Tabi bu söylemlerin sadece kâğıt üzerinde kalmadan uygulanabilir olması da çok çok önemli.
Geride bıraktığımız yıla şöyle bir bakarsak ekonomi anlamında geç kalınmış bu düzenlemeler nedeniyle kriz derinleştikçe derinleşti, teknik anlamda bakarsak zamanında yapılamayan faiz artırım kararı sonucu paramız değer kaybetti, kur yükseldi. Yükselen kuru düşürmek için merkez bankası döviz rezervleri harcandı ve sonuçta hem banka rezervi boşa gitti hem de sonuçta kur düşürülemedi. Bence Yapılması gerekenlerden biri, çok daha uzun zaman önce üretim sektörümüzün güçlendirilerek dışarıdan alınan mal sayısını azaltıp tam tersi satışımızı artırmaktı ve böylece ülkemize döviz girişini sağlamaktı, ama ne yazık ki bu yapılamadı ve günden güne dış borç miktarımız arttı.
Sonuç itibari ile üretim odaklı olan ekonomilerin çok daha güçlendiği aşikâr. Örnek olarak; Çin, Almanya, Amerika verilebilir. Biz bu sarmaldan çıkmak istiyorsak illaki üretimimizi artırmak zorundayız. Üretim sektörünün güçlenmesi demek istihdam artışı demek, yani işsizlik azalması demektir.
Tabi ki ülkemize yatırım yapmak isteyen firmalar için en önemli konulardan biride hukuk reformu olacak. Hukukun iyi işlemesi hem ülke dışı yatırımcıları çekecektir hem de biz vatandaşların can ve mal güvenliği çok daha iyi korunacaktır. Burada ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” sözünü hatırlatmak isterim. Burada ki mülk kavramı devlet anlamında kullanılmıştır. Devletin temeli adalettir. Adaletten asla vazgeçemeyiz ve daha da adaleti güçlendirmek zorundayız. Adaletimiz ne kadar bağımsız ve güçlü olursa devletimizde o kadar güçlü olacaktır. Bu bağlamda yeni yıldan beklentilerimizden en başta geleni açıklanan bu ekonomik ve hukuk reformlarının biran önce hayata geçirilmesi olacaktır.
Vatandaş olarak bizlerde yaşam düzenimizde bazı yenilikler yapmak zorundayız. İnsani farklılıkların zenginliğimiz olduğunu hatırlayıp, yaşayış biçimi, din, dil, ırk gibi kavramlara daha saygılı ve hoşgörülü olmak zorundayız. Empati yapma yeteneğimizi geliştirmeliyiz ve atalarımızın dediği gibi öncelikle “ İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır “ sözünü tüm hayatımızda uygulamalıyız.
Geçen yılda birçok kadın cinayete kurban gitti, hala bu çağda kadınlarımızı, çocuklarımızı koruyamıyor olmak çok acı verici. Devletimiz bu konuda çok acil olarak önlemler almak zorundadır. Artık hiçbir kadının ve çocuğun bu canavarlarca katledilmesini duymak istemiyoruz!
Yeni yılda doğayı ve hayvanları korumaya daha fazla özen göstermeliyiz. Doğa bizim için vazgeçilemez önemde bir yaşam alanı, ama en çok yaptığımız yanlış doğamızı katletmek. Her geçen gün ormanlarımız ya bina alanı açmak için, ya tarım alanı oluşturmak için, ya da maden sahası açmak için yok ediliyor. Hâlbuki bir orman alanı; dönemsel yağışların oluşması, hava kirliliğinin azalması, erozyonun önlenmesi, canlı çeşitliliğinin artması ve daha birçok katkıyı çevreye sunabiliyor. Şu dönemde yağış azlığı ve buna bağlı kuraklık hatta içme suyu sorunları yaşıyoruz, ama bunların en büyük sorumluları doğayı katlederek yine biz oluyoruz! Yeni yılda da Bize düşen en büyük sorumluluklardan biride hem doğayı korumak hem de yapabildiğimiz kadar ağaç dikmeyi önemsemektir.
Yer altı sularının bilinçsiz kullanımı da su kıtlığını daha derinleştiriyor. Tarımda yeni teknolojik yöntemlerle sulamaya biran önce geçilmelidir, böylece daha az su kullanarak daha verimli sulamaya geçebiliriz. Günden güne azalan su kaynaklarımızı korumaz isek gelecekte içme sularını bulmakta bile zorlanacağız. Bunlarla beraber Vahşi yaşama saygı duymayı düstur haline getirmek zorundayız. Hiçbir canlı zevk için avlanmamalı, maalesef avcılık cinayet dönüşmüş durumda ve birçok canlının soyunu tüketircesine avlanılıyor. Doğa sadece bizim değil tüm canlıların yaşam alanıdır. Bilinçsiz vahşi avcılığa son verilmelidir!
Toplum olarak yeni yılda okumaya, araştırmaya, kendimizi geliştirmeye de daha çok önem vermeliyiz. Dünyada söz sahibi olmak istiyorsak her alanda yetişmiş liyakat sahibi insanlarımızın sayısını artırmak zorundayız. Reformlar işte buradan başlamalı ve çağa uygun, modern eğitim seviyesine geçmeliyiz. Bilgi en güçlü silahtır ve gerçek bilgiyi üretebilen toplumlar hep en önde olacaktır!
Yeni yıl yeni umutlarla dolu, geçtiğimiz yılın bizlerin içine kattığı karanlığı yeni yılda tamamen geride bırakarak güneşli güzel günlerin gelmesini arzuluyoruz. Hem devletimizin yapacağı yenilikler, hem aşılanma ile pandeminin geride kalması hem de toplumumuzun daha da kenetlenerek yeni yılın bizlere hayırlar getirmesini diliyorum. Sağlıcakla kalın.