escort konya
istanbul escort
https://home.gis.gov.gh/
istanbul escort istanbul escort bayan
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...


Ecz. Serkan Gül

facebook-paylas
Stratejik Bakış
Tarih: 26-10-2021 15:46:00 Güncelleme: 26-10-2021 15:46:00


Gündemin hayli sıcak olduğu şu günlerde, güncel politikadan yola çıkarak bir stratejik öngörü oluşturmaya çalışalım. Ülkemiz hem jeopolitik yeri hem Avrupa’nın Doğu kapısı olması nedeniyle çok sarsıntılı bir bölgede bulunuyor. Ortadoğu’nun süregelen karışık yapısı, Rusya’nın ve İsrail’in bölgeye hâkim olma çabası, İran’ın söz sahibi olma isteği, emperyalist güçlerin çıkarları için her türlü zorbalığı yapmaları sebebiyle hep bir cendere içinde savruluyoruz. Geçmişe doğru birkaç tahlil yaparsak şu örnekler direk karşımıza çıkıyor.

Körfez savaşının başlama bahanesi, dönemin Irak başkanı Saddam Hüseyin’in elinde kitlesel imha silahları dediğimiz nükleer silah bulunduğuna dair ABD nin ortaya attığı yalan bilgiler ile olmuştur. Daha sonra Saddam devrildi ve idam edildi fakat ne hikmetse o nükleer silahlar hiç bulunamadı! ABD istediğini elde etti ve Irak 3 e bölündü, bu sayede hem petrol bölgesi ele geçirildi hem de kuzeyde ABD uydusu bir özerk bölge yaratıldı. Emperyalist güçler Irak’ı bölüp parçalayıp emellerini gerçekleştirdikten sonra gözü Suriye’ye dikmişlerdi ve 2011 yılı itibari ile orada da çeşitli bahaneler ile silahlandırdıkları gruplar sayesinde bir iç savaş başlattılar. Çok net şekilde buradaki amaçta Suriye’yi bölmek ve yine kuzeyde uydu bir özerk bölge oluşturmak bu sayede petrol bölgelerini ele geçirmekti. Eğer plan gerçekleşse idi Güney sınırlarımızda Irak’tan Suriye’yi kapsayan ABD uydusu bir devletçik yaratılıp bizi de bölmek için kullanılacak bir bölge oluşturulacaktı. Tam olarak başaramasalar da bir kısım emellerini gerçekleştirdiler!

Bu iki örnek bize çok net bir şekilde göstermektedir ki, ABD gibi emperyalist güçler insan hayatını hiç önemsemezler onlar için varsa yoksa kendi çıkarlarıdır.

Zamanında Irak halkının bir kısmı ABD bize demokrasi getirecek diye emperyalist askerlerini halaylarla karşıladılar, ama baktığımızda değil demokrasi getirmek bilerek isteyerek iç savaşı körükleyip kenardan insanların birbirlerini öldürmesini seyrettiler.

Bu noktada milli birlik, ülke sevgisi ve demokrasi oturmayan toplumlar her zaman büyük güçlerin oyuncağı olmaktan öteye gidemiyorlar. Yapılacak en önemli iş ülkenin kişi başına düşen milli hasılasını yükseltmek , eğitim seviyesini en üst mertebeye çıkarmak ve demokrasinin oturmasını sağlamaktır . Bunları yaptığımızda dışardan gelecek her türlü müdahaleye karşı koyma gücünüz ortaya çıkar.

Şimdi ise bu emperyalist güçler gözünü Doğu Akdeniz havzasındaki kaynaklara dikmiş durumdalar. Ülkemiz kendi hakkı olan bu kaynaklar için fizibilite çalışmasını yapmak istediğinde başta Yunanistan olmak üzere yanında bulunan Fransa ve arka plandaki ABD ile bize parmak sallıyor. Elbette egemenlik haklarımız olan konularda kimseye pabuç bırakamayız. Fakat yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, dış politikadaki yalnızlığımız ve demokrasi eksikliklerimiz nedeniyle sürekli üzerimize geliniyor. Devletimiz çok badireler atlatmış ve binlerce yıllık tarihinde hep ayakta kalmıştır yine gerekeni yapacaktır bundan şüphemiz yok.

Peki, bu türden sıkıntılar yaşamamak için yapmamız gerekenler nelerdir?

Ülkemiz ekonomik anlamda güçlü olabilmesinin temeli üretimden geçiyor. Dünyanın en verimli tarım bölgelerinden biriyiz ama çiftçi üretemez hale geldi. Mazot, gübre, elektrik fiyatları belini büküyor. Çiftçi gerçekten desteklenmek zorundadır, gelecekte en önemli katma değer tarım üretiminden geçecektir. Çiftçiler hem maddi yönden hem teknolojik üretimin nasıl yapabileceğini öğreten eğitimler ile desteklenirse bu topraklar dünyanın süper gücünü oluşturacak potansiyele sahiptir. Bir diğer konu ise gelecek vizyonuna sahip eğitim sisteminin oturtulması olmalıdır. Üniversitelerimiz yenilikçi, bağımsız ve teknoloji temelli eğitim ve geliştirme vizyonuna sahip şekilde planlanırsa teknolojik yenilikler ve üretimin önü açılacaktır. Son yıllarda tabir yerindeyse esnafa destek mantığıyla üniversiteler açılıyor. Üniversiteler bir toplumun gelişiminin baş mimarlarıdır. Maddi öngörü ile şehirlere üniversite açmak çok sığ bir bakış açısıdır. Çok üniversite az nitelik yerine az üniversite bile olsa çok nitelikli insan yetiştirmek ancak geleceği kurtarır, aksi halde işsizler ordusuna yeni nesiller katarız.

Bu bakımdan Stratejik gelecek planları oluşturulup yönümüzü bir an önce çizmek zorundayız! Süper güç olma potansiyeli bu denli yüksek bir ülke yerinde saymamalıdır. Hepimizin geleceğe güvenle bakmak için tüketim değil üretim toplumuna geçmek zorundayız. Sağlıkla kalın.

Ecz. Serkan Gül



Bu yazı 3895 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI