Ankara’yı yükseklerden gözlediğimde iki özü tespit ettim gururla, umutla ve mutlulukla; “Gökyüzünden ve zirveden baktığımda Ankara’da sadece iki şey o kadar net ve güzel görünüyor ki; ATATÜRK VE ANITKABİR. Daha ne olsun. En güzel ve anlamlı iki miras. “Başkent Ankara’da Atatürk ve Anıtkabir Daima Zirvede.” Ötesi yok…

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun 98. gurur yıldönümü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Türkiye genelinde meydanlarda, binlerce okulda, evlerde ve milyonarca kalpte bir kez daha büyük bir coşku ve Cumhuriyete sadakatle kutlandı. Başkent Ankara’da yansıyan görüntüleri ve hafızalara kazınanları izlediğinde ise şu değişmez gerçeği bir kez daha gördüm, ikna oldum, mutluluk ve gurur duydum. Demem o ki; “Başkent Ankara’da Atatürk ve Anıtkabir Daima Zirvede.” Elbette Başkent tespiti Türkiye Cumhuriyetinin eşdeğer yansımasıdır.

Tedavi sürecimin devam ettiği zamana denk gelen günlerden biri 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına büyük bir şans olarak geldi. Zorlu bir süreçte tedavime ek tedavi gibi gelen bu vatanın bağımsızlık gününde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Anıtkabir’de ziyaret etmek, ona dualar etmek ve şükranlarımızı sunmak vatanseverliğin bir göreviydi.

Yaklaşık 10 yıl önce gerçekleşen ilk ziyaretim öyle özel bir gün, bayram, kutlama ve anma günü değildi. Elbistan’dan kafile ile gittiğimiz ziyarette binlerce insanın Anıtkabir’e akın ettiğini görmek büyük bir şaşkınlığın yanı sıra büyü bir mutluluk ve gurur da veriyordu.

Aradan geçen 10 yıla rağmen yine bir gün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 98. kuruluş gurur yıldönümü. Yine binlerce insan, on binlerce insan, yüz binlerce insan akın akın Anıtkabir’e geliyor. Yıllar geçiyor eksilen yok, artan çok. 98 yıl önce kurulan Cumhuriyete bağlılık ve Atatürk’e saygı, sevgi, şükran ve dua etmek isteyen milyonlar “Başkent Ankara’da ‘Atatürk ve Anıtkabir’ Daima Zirvede” gerçeğini hafızalara bir kez daha kazıyorlar.

Sadece Ankara değil elbet, Türkiye’nin her ilinden, kasabasından hatta köyünden gelen milyonlarca anne, baba, dede, dayı, amca, teyze, hala, kardeş, öğrenci, emekli, memur, asker, sendikacı, öğretmen, esnaf ve daha kimler kimler.

Ziyaret sırasında insanları birkaç noktada izleme, hayranlıkla seyretme noktasında bulundum. İnanın dünyanın en büyük dev prodüksiyonun ortaya koysanız böyle bir görüntüyü elde edemezsiniz, birçok yeri eksik kalır. Yaşlı, genç, başı açık, başı örtülü, kara çarşaf giyimli, beyaz çarşaf giyimli, Türk Bayrağı renkli kıyafetlerle, sakallı, sakalsız tüm ülkenin insanları görüntü, kıyafet ve dış görünüşe aldırış etmeden, tek yürek, tek sevgi, tek tek vatan aşkı ve Atatürk’e bağlılık adına Anıtkabir’e insan seli oluşturuyorlardı. Bu nasıl bitmez bir sevgidir?

Zorlama yok, para karşılığı göndermek yok, yemek için yola çıkmak yok, emir yok, sipariş yok, şartlanmak yok, talimatla iş verilmek yok, ceplerine harçlık bırakılması yok, bindirilmiş, ittirilmiş ve indirilmiş kıtalar yok. Hepsi gönüllü, hepsi Türkiye Cumhuriyeti Aşığı, hepsi vatana sadakat sergiliyor. Hepsi, Atatürk’e aradan geçen yıllara rağmen hala sevgi, şükran ve rahmet duyuyor.

İnanın dünyanın hiçbir ülkesinde bir insana aradan geçen yıllar sonrasında bir sevginin, bağlılığın ve şükranın bu kadar büyümesine şahit olamazsınız. Ancak bu kişi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olunca sevgiler her yıl bir kez daha sele dönüşüyor. Ellerinde Türk bayrakları ile saatler ve günlerce süren Atatürk ve Anıtkabir ziyaretinin aslında tam anlamı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti İlelebet Bahtiyar Kalacaktır” sözünün özüdür.

Vatan emin ellerdedir. Siz bakmayın üniforma üzerine toz konduranlara, siz aldırmayın Yunan’ı ata kabul edenlere, siz sallamayın Taliban anlayışının Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef alabileceğine. Bu temelle öyle bir atıldı ki, zamanında 7 milletin gücü yetmedi, bugünden sonra da 77 milletin gücü yetmez. Bu vatana vatanseverler yeter. Gerisi söz konusu teferruat bile olamaz. 100 yıldır vatana ihanet içinde olanlar Başkent Ankara’ya baksın küçük bir somut örnek olarak.

“Başkent Ankara’da Atatürk ve Anıtkabir Daima Zirvede.” Ötesi yok. Bu daima böyle olacak ve kalacak. Elbette Başkent tespiti Türkiye Cumhuriyetinin eşdeğer yansımasıdır.

NOT: Ankara’ya yükseklerden baktığımda iki özü tespit ettim gururla, umutla ve mutlulukla; “Gökyüzünden ve zirveden baktığımda Ankara’ya sadece iki şey o kadar net ve güzel görünüyor ki; ATATÜRK VE ANITKABİR. Daha ne olsun. En güzel ve anlamlı iki miras.