Sınır Namısmış!.., Hadi Oradan
Kevgir bile Bizi kıskanıyor!..
Vatanın bölünmez bütünlüğü, Tam Bağımsızlık!.. Ülke Birlikteliği!.. Vatan Sana Can Feda!.. Bayraklardaki Ay Yılsız Kanımızdır!.. Say say bitmez! Vatan, Millet Sakarya! Sınırlar delik deşik Angarya! Sınır Namıstır derlerdi; Bu Sözü Yunan bile Tiklemez oldu yaaa!
Aslında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, bağımsızlığının, bölünmez bütünlüğünün ve tam bağımsızlığının anlam ve önemine yemin gibi, ant gibi, söz gibi sözelerdir bu cümleler. Hani ne diyordu Mehmet Akif, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.”
Tamam, şimdilik zincir mincir yok ta. Sınır namustur sözünü anlayacakları yerden anlamamaları yüzünden sınırın namus olduğunun modasının geçmesine ramak kalmadı. Geçti geçti.
Sevgi değer, güzel, değerli, dost, komşu Yunanistan’ın botları namus denilen sınırları delik deşik etti. Bu günde sınırları delik değiş edenler yarın nereleri didik didik(!) ederler! Zaten doğu da sınır mınır kalmadı. Kevgir bile sınırlarımızı kıskandı. Kevgir, sınır çizgilerimiz 10 milyon kaçak göçmenin girip girip çıkmasından, geçip geçip nüfusumuza güç ve katkı sağlaması karşısında ağlar duruma düştü. T.C. sınırları ne yazık ki sınır olalı böyle ihlal, böyle delik deşiklik görmedi.
Yunanistan son bir ay içinde karadan değil ama bir delinmedik deniz sınırlarımız kalmıştı ya işte tam oradan girip girip çıkmaya başladı içerimize. Bu girip girip çıkmaları, sınır, ihlallerini eğer vatandaşın kamera kayıtları olmasa Dünya Devi Türkiye’nin ve iktidarının bundan haberi bile olmayacaktı belki de.
Adamlar yok Balıkçı kovaladık”, yok Kaçak yokladık”, yok “Nasılsınız demeye geldik” gibi dandik oğlu dandik sebeplerle bir gece değil her gündüz ve gece girmeye, sınırlarımıza dalmaya başladı. Hem de Bir değil iki değil tam üç defa. Tabii bunlar bilinen, ortaya çıkan ve vatandaşın kamerasına yansıyan görüntüler. Acaba bundan önce kaç defa oldu da bizim girip çıkmalardan haberimiz olmayacak kadar zafiyet ve zevki alemci olduk?
“Bir gece ansızın gelebiliriz” dedik. Canım komşuya biz bir gece ansızının gidemedik ama onlar Aşık Veysel’in dediği gibi girdi girdi çıktı, karada değil ama denizde yüzüp yüzdürüp geldiler, karaya bastılar ve gittiler uzun ince ve gece gündüz!
Yıllar önce çok insanın anlamayacağı, anlamamazlıktan geldiği Kardak denilen küçücük bir Ege adasından Türk SAS Komandolarının Yunan’ı kaya parçasından nasıl söküp söküp attığını tarihe yazdırmıştık. Şimdi tarih tekerrür ediyor ama yam tersine. Yunanlılar Ege kıyılarımıza, hatta bodruma girip girip çıkıyor. Bizde inanılmaz boyutlarda kızıp azarlıyoruz, “Komşu ayıp oluyor ya!”, “Böyle girip girip çıkma!”, “İhlal yapma”, “Sınırlarımızı zorlama”, “Asabiyetimiz test etme”, “Sabrımızı taşırma”, “Lütfen şaşırma” diye. Yunan komşuda bize, “He he komşu he he diye” korkusunu ifade etti!..
Aradan birkaç gün geçti, yine girdiler girdiler çıktılar, yine kıyılarımıza köşelerimize ayakbastılar, el sallayıp “Bay bay” dediler. Bizde yuttuk da yuttuk.
Hani sınır namıstı! Hani sınırına sahip çıkamayanın toprağına, vatanına ve de nelerine sahip çıkılırdı? Hani sabrımızı zorlamayacaklardı? Hani bizlerin aklını test etmeyeceklerdi? Yahu adamlar bilmediğimiz girip girip çıkmalarla ayakbastı bastı parası verselerdi bütçemize çok büyük katkı sağlarlardı her halde!..
Kevgirin bile kıskandığı sınırlarımızı kim takar! Yunan takar Yunan. Biz takmasak ta bir takan çıkar! Hatta 10 milyon kaçak takar. Hem de takar da takar. Sınır namısmış! Hadi oradan!..